3 Aralık 2020 Perşembe

ANKARA MADEN-İŞ VE BEN

 1974 Yılıydı. 

Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde yaptığım askerliğimi bitirdim. 

Uzunköprü, Yunanistan toprakları ile komşu olan şirin bir ilçemizdir. Dünyanın en uzun taşköprüsü buradadır ve ilçenin, adını köprüden aldığı belirtilmektedir. 

Hüseyin Ekinci
Ergene Nehri üzerine 1444 yılında II. Murat tarafından yaptırılan bu muhteşem yapı, bu gün de hizmet vermeye devam etmektedir. İlçenin verimli topraklarının bir bölümünü sakin ve masmavi akan Ergene suluyor, kıvrılarak akan bu nehir, ilçenin tarım ve hayvancılığının da gelişmesine çok büyük katkı sağlıyordu.

Eğitimlerin çoğu Ergene Irmağının yanındaki düzlüklerde yapılırdı. Yine bu düzlükler tâdatların(sayım) yapıldığı toplanma yerleriydi. Bahar ve yaz aylarında seyrine doyulamayan Ergene, kışın öyle bir ayaz yapardı ki, tüfeklerin metal kısımları parmaklara yapışır, çeneler ise istem dışı hareketlenirdi. Ayazın şiddeti ile dişler istemesen de birbirlerine vurur, meydana gelen sesler âdeta melodiler(!) oluştururdu. 

                                                               Uzun Köprü yapım: Mimar Muslihiddin

Aylar boyunca yaşayarak içimde biriktirdiğim duygularımla birlikte İstanbul'a dönmüştüm. Kısa bir süre dinlendim. Henüz yukarıda belirttiğim duygulardan kurtulamamıştım ki, MADEN-İŞ ve DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in görüşmek istediği haberi geldi. Askere giderken Cağaloğlu'nda bıraktığım sendika genel merkezini, bu defa Beşiktaş'ta bulmuştum. 

Görüşmemizde Genel Başkan, Ankara'nın çok önemli olduğunu ve bu güne kadar bu öneme lâyık(uygun) bir çalışma yapılamadığını, üye sayısının yeterli olmadığını, çalışmaların bir türlü istenilen düzeyde gitmediğini belirtti. Bu nedenlerle "senin Ankara'da II. Bölge Temsilcisi olarak çalışmanı istiyorum" dedi. Hiç düşünmedim ve tamam dedim. "Ama evini de taşıyacak ve oraya yerleşeceksin"dediğinde, "bana bir gün müsaade" diyerek ayrılmıştım.

T.MADEN-İŞ SENDİKASININ YAPISI VE ORGANLARI

Bilgilenmek isteyenler için faydalı olur düşüncesiyle MADEN-İŞ'in örgütlenme yapısından azda olsa söz etmek istiyorum. Genel Merkez ve Topkapı, Silahtarağa, Şişli ve Pendik Merkez Şubeleri İstanbul'daydı.

İşyerleri ve yoğun işçi çalışan şehir, bölge, ve semtlerde ana tüzük uyarınca şube ve tam yetkili merkez şubeler kurulurdu. Merkez şubeler daha donanımlı olur ve toplu sözleşme yapma yetkileri bulunurdu.

1967 Yılında Ana Tüzükte yapılan değişiklikler ile şubeler yerine bölge temsilcilikleri oluşturuldu. 
 I. Bölge Temsilciliği İstanbul, Kocaeli, Bursa, Sakarya ve Trakya.
II. Bölge Temsilciliği Ankara, Eskişehir Konya ve İç Anadolu.
III. Bölge Temsilciliği İzmir ve çevre iller.
Daha sonra, İstanbul'un Anadolu yakasının tamamını kapsayan IV. Bölge ve çeşitli şehirlerde yeni bölge temsilcilikleri kurularak çalışır duruma getirildi. 
Adana, Mersin, Antalya gibi.

Bölge temsilcileri  genel yürütme kurulunun kararı ile görev alırlardı. Kısa süre sonra ise, işyerlerinde gizli oy ve açık sayımla, 20 işçiye bir olmak üzere seçilen ünite temsilcileri ve yasal işyeri temsilcilerin oluşturduğu konseyde(genel kurul)seçilmek zorundaydılar. 

ANKARA VE HOŞ GELDİN

Ankara'da kısa zamanda ev işlerini hallettim, o zamanlar yeni gelişen Seyranbağları semtinde bir ev kiralayarak yerleştik. Ulus semtinde bulunan meşhur Rüzgârlı sokağa komşu olan II. Bölge Temsilciliğinde göreve başladığım gün, bir kişinin elinde bir demet çiçekle beni beklediğini gördüm. "Hoş geldin" diyerek bana uzatılan çiçekleri mutlulukla aldım. 
İsminin Kemal Ekici olduğunu öğrendim. 
Düzgün konuşması, temiz ve gülümseyen yüzüyle Kemal Ekici'nin bu davranışı ve birlikte yaptığımız kısa sohbet bana büyük bir moral oldu. "Siz gelmeden haberiniz geldi. Kavel ve Demirdöküm direnişlerinde bölge temsilcisi olduğunuzu öğrendim, Ankara'da da başarılı olursunuz" diyerek dileklerini belirtti. Sohbetimiz devam ederken  DİSK üyesi Kimya - İş ve Sosyal - İş Sendikalarının şube başkanları gelerek, başarılar dilediler. 

Ankara'da görev alarak büyük bir sorumluluk altına girdiğimin farkındaydım. Elbette evimi de taşıyarak, her şeye yeniden bir başlangıç yapmak ayrı bir sorumluluk yüklüyordu... 

ANKARA SENDİKACILIĞI olarak devam edecek.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder