SOMA FACİASI
Birileri bu olayı iş kazası olarak niteledi.
Birileri kader dedi.
Birileri bu işin fıtratında bunlar var dedi.
Gerçek sahiden öyle miydi?
Olay sonrası yapılan incelemelerde işçi sağlığı ve işgüvenliğinin sağlanması yönünde iş verenlerin yeterli önlemler almadığı anlaşıldı. Bu konularda denetim görevini yapması gerekenlerin de, çok büyük ihmallerinin olduğu belirtildi, yazıldı, çizildi.
İşyerinde bulunan yetkili işçi sendikasının ve onların yöneticilerinin de, bu konulara ait herhangi bir çaba ve çalışmasının olmadığı anlaşıldı.
Öyleyse bu olaya iş kazası denemez.
İş kazası; iş yerlerinde işçi sağlığı ve işgüvenliğinin tam olarak sağlanmasından sonra meydana gelen veya gelebilecek olaylardır...
Alınmayan önlemler, giderilmeyen eksiklikler, yapılmayan denetimler, nedenleriyle felaketler yaşandı.
Soma faciasında 301 canımızı kaybettik.
Göz yaşları sel oldu.
Kadınlar dul kaldı.
Çocuklar babasız kaldı.
Analar, babalar yer altında yitirdikleri yiğitlerini, tekrar yer altına verirken ağıtlar yakarak feryat ettiler...
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Yusuf Özkan 13.05.2019 tarihli yazısında bakın neler söylüyor.
"DEDEYE BABA DEMEK"
Soma’nın acısı dinmedi

Dedeye baba demek
Soma’da oğlu Uğur Çolak’ı kaybeden İsmail Çolak’ın, 2015’teki duruşmada hâkime yönelik “2 torunum kaldı, 2 ve 4 yaşında. Bana ‘baba’ diyorlar. Bir çocuğun dedesine ‘baba’ demesi ne demek bilir misiniz hâkim bey” sözleri ağlatmıştı. O zamanlar bebek olan İsmail Ayaz Çolak babasının 15 Mayıs 2014’teki cenazesine büyükannesinin kollarında katılmıştı.
YUSUF ÖZKAN (
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder