13 Haziran 2018 Çarşamba

16 HAZİRAN İŞÇİ EYLEM GÜNÜDÜR

  KUTSAL İŞÇİ YÜRÜYÜŞÜ

13 ŞUBAT 1967 Tarihinde DİSK kuruldu. Böylece devrimci ve gerçek sendikacılık dönemine girilmiş oldu. Kısa zamanda üye sayısı onbinlere, elli binlere, seksenbinlere ulaştı. Hükûmet ve patron güdümündeki sendikalar rahatsız oldu.
İşçiler akın akın DİSK içinde örgütleniyorlardı.
Gerçek sendikacılığın ilk ürünleri görülmeye başlandı. İşçi hakları ve emek mücadelesi artık toplu sözleşmelerle işçiden yana esmeye başlamıştı. Bu durum patronlar ve onların düşünce yapısındaki siyasiler  rahatsız oldular.

Onlara göre gerçek ve devrimci sendikacılık derhal engellenmeliydi!
DİSK kapatılmalıydı!
Süleyman Demirel hükûmeti, alelacele bir kanun çıkardı. Sendikal özgürlüklere aykırı, işçi haklarını yok edecek bu kanuna karşı, işçi sınıfının devrimci kesimi derhal tavır belirledi.

DİSK üyeleri, 15 Haziran 1970 Tarihinde üretimi durdurdu. Yürüyüşlerle yasayı protesto ettiler.
Bağımsız sendikalar ve bir kısım TÜRK-İŞ üyesi işçi de yürüyüşlere katıldı. Bu yürüyüşler Türk sendikacılık tarihine 15-16 Haziran 1970 olayları diye geçti. Antidemoratik olduğu kesinleşen kanun iptal edildi.

15-16 HAZİRAN 1970 Büyük İşçi Direnişi, işçi sınıfının demokrasi mücadelesinde, gücünün önemini ispat ettiği şanlı bir demokratik eylemdir.
İşçiler, emek dünyasının, sadece burjuvaya, onların tek yanlı ve sadece onlardan yana olanlara bırakılamayacağını, dosta düşmana kabul ettirdikleri ve bunu beyaz sayfalara yazdırdıkları şahane bir haykırıştır.

15-16 Haziran işçi direnişi, Türkiye sendikal eylemleri içerisinde işçi sınıfının başarı ile sonuçlandırdığı emek mücadelelerine ait kutsal iki günüdür...

T.MADEN-İŞ  başta olmak üzere, DİSK üyesi sendikaların başlattıkları iş bırakma ve yürüyüş  eylemleri, 15 HAZİRAN sabahı heyecan ve coşku ile başladı. Gece çalışan işçiler sabah evlerine gitmedi.
Sabah, fabrikalarına çalışmak üzere gelen işçiler işbaşı yapmadı.
İstanbul'un Topkapı, Bayrampaşa, Sağmalcılar, Bakırköy, Güngören, Küçükçekmece, Büyükçekmece kısaca sur dışında bulunan ilçeleri o tarihlerde tamamen bir sanayi bölgesi niteliğindeydi.
Eyüp, Alibeyköy, Silahtarağa, Kâğıthane ve Haliç'in her iki yakası ise büyüklü küçüklü Fabrikalar ve atölyelerle doluydu.

Anadolu yakası, Kadıköy, Kartal, Pendik, Maltepe, Gebze, Kocaeli ülkemizin yüzünü güldüren ve ülke ekonomisinin belkemiği durumundaki büyük sanayi kuruluşlarının toplandığı bölgeler durumundaydı.

Beyoğlu, Şişli, Levent, Sarıyer İstinye bölgeleri özellikle, Televizyon, beyaz eşya, ilaç ve kaliteli kablo imalatının adeta stok deposuydu.

15 Haziran 1970 sabahı baba, işçi olan oğlu Ali'yle, işçi Hasan, karısı Halime'yle, Hüseyin dede, torunu işçi Fatma'yla gönül köprüleri kurarak yürümeye başladılar...
Sur dışında birbirleri ile buluşarak yürüyen işçiler Beyoğlu tarafına geçmek istediler.

Valilik, Galata Köprüsünü açarak geçişe yasak koydu. Zannediyorlardı ki emekleri ile dünyayı vareden emekçiler engellenir. Madeni topraktan çıkaran, eriten, dökümünü yapan, çeliğe dönüştürüp köprüler kuran emekçileri durdurmak mümkün mü? Köprüler kurmayı bilen emekçiler, birbirleriyle derhal en sağlam köprüyü,"gönül köprülerini" kurdular
Artık 15 Haziran Günü İstanbul ve Kocaeli'nin her tarafı, karınca yuvaları gibi hareketlilik yaşıyordu.

İşçiler komşu fabrika işçileri ile buluşuyor, güvenliklerini kendileri sağlıyor, birleşiyor, yürüyor, yürüyorlardı.
Yürüyerek iktidarın inatlaşarak çıkardığı ve gerçek sendikacılığı yok eden, yeni sendikalar kanununu protesto ediyorlardı. İktidarın çıkardığı yeni yasanın, gerçek ve özgür sendikacılığı yok ettiğini anlıyor yürüyorlardı...

16 HAZİRAN günü tekrar deneyeceklerini kararlaştırdılar.
15 Haziran gecesi Demirel Hükumeti İstanbul ve Kocaeli'de "sıkıyönetim" ilan etti. Sıkı yönetim yürüyüşleri yasakladı. 16 Haziran günü işçiler fabrikalarında çalışmadılar, pasif direnişe geçtiler. Bazı fabrika işçileri direnişlerini uzun süre devam ettirdiler.

Silahtarağa'da kurulu Türk Demir Döküm Fabrikası işçileri ile Kağıthane'de kurulu Rabak Fabrikası işçileri direnişi, en son bırakma konusunda inatlaştılar. Pasif direniş günlerce devam etti. Sendika yöneticilerinin araya girmesi ile direniş aynı gün ve aynı saatte sona erdirildi.

İşçiler sendikalarını sahiplenmek, gerçek sendikanın varlığını devam ettirmek, emek meydanını sadece burjuva ve onların işbirlikçilerine bırakmamak için yürüdüler...
Kazanılmış haklarının ellerinden alınacağını bilerek, onları korumak için yürüdüler...
Tekrar sarı sendikaların, ve onların işbirlikçisi patron sarmalına girmemek için yürüdüler...
Demokrasilerde gerçek, bağımsız ve devrimci sendikaların varlığının bulunması gerektiğini ispat için yürüdüler...
Anlaştılar, buluştular, birleştiler, binler, onbinler, yüzbinler olarak yürüdüler, yürüdüler...
Kazandılar...