Daha önceki bir yazımda 22 Temmuz işçi sınıfının kara günüdür diye yazmıştım.
22 Temmuz 2024 Pazartesi
KEMAL TÜRKLER'İ YÜZBİNLER UĞURLADI
17 Mayıs 2024 Cuma
DEVRİM ARABALARINA İHANET Mİ
27 Mayıs 1960 Yılında kimilerine göre ''Askeri Darbe'', kimilerine göre ise ''Devrim'' oldu ve Başbakan Menderes iktidardan düşürüldü.
Kurulan askeri yönetimin başında bulunan Orgeneral Cemal Gürsel 1 yıl sonra yani, 1961 Yılında yüzde yüz yerli bir otomobil yapılması için emir veriyor.
“Projede yer alan mühendislerden biriyim. Devlet Demiryolları’nın Eskişehir fabrikasında bir alan bize tahsis edilmişti. Ankara ve Sivas fabrikaları da bize destek veriyordu. İnsan üstü bir performansla dört ayda dört otomobil ürettik. Bu dört otomobil için üç tipte, on adet de motor ürettik. Dünyada görülmemiş şey…
4 Mayıs 2024 Cumartesi
HALİÇTE FABRİKALAR
Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte İstanbul Haliç kenarında Sütlüce'de kurulan Şakir Zümre Fabrikası, silah üretmek üzere kurulmuştu. Atatürk Şakir Zümre'yi Sofya Ateşemiliterliği yaptığı dönemlerde tanımıştı. Türkiye'de ilk bombanın bu fabrikada yapıldığı bilinir. Fabrikasında silah üreten "Zümrezade Şakir Bey" Türkiye'de ilk silah ihracatını da yapan firma sahibi olarak Türk sanayicileri içinde yer almıştır.
Haliç'in Beyoğlu tarafında Hasköy, Halıcıoğlu ve Sütlüce semtlerinde kurulan Şakir Zümre Fabrikası, Çolakoğlu Demir Çekme Fabrikası, Arçelik Buzdolabı Fabrikası, Halıcıoğlu Tel Çivi Fabrikası, Demas Demir Çekme fabrikası, Alanya Demir Çekme Fabrikası, Kısmet Fermuar Fabrikası, Ramazanoğlu Bakır Fabrikası, Kutup Kalorifer Kazan Fabrikası, Diren Kollektif Madeni Eşya Fabrikası ile Kar Demir Çekme Fabrikası kuruldu.
Sünnet Köprüsü Bölgesinde ise, Fer Döküm Fabrikası ve Estaş (Nurmetal) fabrikaları bacalarından duman çıkararak üretim yapmaya devam ederlerdi.
KAĞITHANE, CENDERE, AYAZAĞA
Kağıthane ve Cendere boyunca, Kemerburgaz'a kadar uzanan bölgede kurulan fabrikaların bir kısmı şunlardı. Rabak Bakır Fabrikası, Arabacıoğlu Kereste Fabrikası, Keleş Mermer Fabrikası, Biksan Kablo Fabrikası, Çelik İzabe Fabrikası, Ünika Kablo Kablo Fabrikası, Ege Kimya Fabrikası, Plastifay Plastik Fabrikası, Kader Mensucat Fabrikası, Boronkay Arazöz Fabrikası, Detel Demir Çekme Fabrikası, Hacı Şakir Sabun Fabrikası ve çok sayıda deterjan fabrika ve seramik atölyeleri kuruluydu.
DÖKÜM ve ÇELİK MERKEZİ
Silahtarağa; Adeta döküm, kalorifer kazanı, çelik ve izabe fabrikaları merkezine dönüşmüştü...
Koç Holding'e ait, ülkenin en büyük özel sektör döküm fabrikası olanTürk Demirdöküm Fabrikaları ve sanayici Erenyol Ailesine ait,Turgut Özal'ın da bir dönem genel müdürlük yaptığı Elektrometal Döküm ve İzabe fabrikaları burada kuruluydu.
Alibeyköy'e doğru uzayan güzergâh üzerinde, Yıldız Kalorifer Kazan Fabrikası, Yeni Gayret Demir Çekme Fabrikası, Sungurlar Kalorifer Kazan Fabrikaları, Bohemya Kristal Avize Fabrikası ile Cem düdüklü tencere Fabrikası faaliyet göstermeye başladı.
Haliç'in Eyüp tarafında Çelik Endüstri Fabrikası, Makina Kimya av Fişeği, Fabrikası. Aslan Tuğla Fabrikası, Otoyay Fabrikası, Preskold Buzdolabı Fabrikası, Bahariye Demir Çekme Fabrikası, Bahariye Mensucat Fabrikası, Prinç Çeltik Fabrikası, Gislaved Lastik Ayakkabı Fabrikası, Kaynak Elektrotları Fabrikası, Ayvansaray Cıvata Fabrikası kuruluydu.
ÜRETİM ÇEŞİTLİLİĞİ
Lastikten, tekstile, deterjandan kabloya, silah yapımından karoseriye ve kalorifer kazanlarına, inşaat demirinden traktör parçalarına ve gemi yapımına kadar çeşitli sanayi dalında imalat yapan yüzlerce fabrika, atölye ve tersanelerin kurulduğu bu bölge, tam anlamıyla adı konmamış organize sanayi bölgeleri durumundaydı.
Türkiye'de işçi işveren ilişkileri konularındaki hareketliliğin büyük bir kısmı işte bu bölgede yaşandı. Direniş, grev, lokavt ve çeşitli eylemlerin yaşandığı olaylarda, elbette uzun süren acılar da yaşandı...
Kısa süren mutluluklara da şahit olan bu bölge, işçi sınıfı tarihine çalışanlar lehine kazanım olarak yazılan bir çok olayın da geliştiği yerdi...
Bu yazımızla dünyanın, Altın Boynuz dedikleri (Golden Horn) Haliç'in zaman dilimlerinden bir kısmını emek değerleri içinde anlatmaya çalışmak istedim.
Zaman zaman da, kadın doğum doktorunu belediye başkanı, ayakkabı boyacısını il genel meclisi üyesi olarak seçtik.
Seçtik denemez aslında, istemesek de seçtirdiler bizlere!
Haliç kenarına fabrika konduranlar, ucuz fabrika arsaları aldılar. Belkide teşvikle hatta bedava aldılar, orasını bilmiyoruz. On yıllarca buralardan büyük paralar kazandılar. Bir çoğunun hanları hamamları uçakları, oldu, bir kısmının ise fazladan mersedesleri ve metresleri...
Bulundukları yerde tevsiatlara girdiler işletmelerini büyüttüler. Başka bir kısmı ise Bursa, Eskişehir, Çerkezköy gibi şehir ve bölgelerde ikinci üçüncü fabrikalarını açtılar. Yeni yeni fabrikalar kurdular. Zenginliklerine zenginlik kattılar. Anlatmak istediğimiz onların zenginlikleri, hanları, hamamları elbette değil.
Bir zamanlar, Fatih'in donanmasını karadan yürüterek hangi duygu ve düşüncelerle kavuşturabiliği Haliç'in, kısa zamanda ne hallere geldiğini anlatabilmek.
Elli yıl boyunca Kağıthane deresi yoluyla bakır fabrikaları, sabun ve deterjan fabrikaları, boya fabrikaları Haliç'e atık asitlerini boşalttılar, balık ve canlı bırakmadılar.
Mermer fabrikaları, plastik fabrikaları zararlı atıklarını sürekli Haliç'e gönderdi. Döküm ve haddehaneler her türlü zararlı çamurlarını Haliç'e attılar. Arıtma yapmadılar, yapmaya da ihtiyaç duymadılar. Seçilenler de arıtma yaptırmadı, yaptıramadı onlara...
Sanayicilerimiz, yöneticilerin ve idarecilerin gözlerinin içine baka, baka Haliç'te balık ve canlı bırakmadılar. Her türlü atıklarıyla Haliç'i doldurdular. Silahtarağa'ya kadar giden şehir hatları vapurlarının yüzdüğü Haliç'te, kayıklar bile ilerleyemez oldu.
Eski İstanbul efendisi insanların oturduğu semtlerden kaçışlar başladı. Büyük çoğunluk kokudan evlerinde oturamaz duruma geldi. Bir kısmı başka yerlere kiraya gitti, bazısı da ucuz, ucuz sattı evlerini.
90 lı yıllarda fabrika yerleri İstanbul Belediye'si tarafından istimlak edildi. Pazarlıklar yapıldı.
Değerler biçildi.
Fabrika sahipleri, bir kere daha, hayır iki kere daha kazandılar. Hem fabrika bina ve arsa değerlerinin karşılığını aldılar, hem de başka bölgelerden yeni fabrika arsaları aldılar.
Haliç'in çamurunu temizlemek, sularını arıtmak ve bunların bedelini ödemek ise İstanbul halkına bırakıldı...
DEVAM EDECEK
5 Ocak 2024 Cuma
SENDİKAL HAREKETLER VE BÜYÜK GREV
Aziz Nesin, Vatan Gazetesinde yayımladığı ve Kemal Türkler'i eleştirdiği yazısında, sanki eleştiri sınırlarını zorluyor..
Üretim fazlası olduğunu, bu nedenle büyük patron Vehbi Koç'un ödemediği işçi ücretleri dahil, birçok konudan daha kârlı çıkacağını ve bu grevlerin zamansız başlatıldığını, belirtiyor.
26 Aralık 2023 Salı
SENDİKAL SOHBET
Cumhuriyet Televizyonu'nda yayınlanan yılların gazetecisi, sayın Şükran Soner ile, sendikacılık ve 15-16 Haziran 1970 gibi pek çok konuya değindiğimiz sohbetimizi, aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz...
21 Aralık 2023 Perşembe
GENEL YAS EYLEMİ VE SORUMSUZ SORUMLULAR
Devrimci sendikalarda örgütlenmiş sendika üyeleri, iktidarın kendileri aleyhine alelacele çıkarttıkları anti demokratik bir kanunu demokratik yollarla yaptıkları planlı ve başarılı eylemlerle engellediler.
Demirel İktidarının gece yarısı yangından mal kaçırır gibi alelacele çıkarttığı, Anayasaya da aykırı sendikalar kanunu, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun yaptığı demokratik eylemlerin başarıya ulaşması ve giderek üye sayısının yükselmesi Demirel iktidarının hoşuna gitmiyordu.
ANAYASAL DÜZEN
İktidar bu sefer de anayasal düzenin korunması gerektiği bahanesiyle DGM Yasasını gündeme getiriyordu. DGM Yasasının uygulanmasının altında elbette başta demokrasinin kısıtlanması yatıyordu. DİSK Yönetimi ise asıl amacın, iktidarın DİSK'i hedef seçtiğini bu bakımdan zayıflatmayı hatta kapatmayı deneyeceği anlayışındaydı.
Demirel ve ortaklarının oluşrurduğu ''cephe iktidarı'' bir yıl içinde, DGM Yasalarını tekrar çıkaracağı düşüncesini açıklamaya başlamıştı. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler iktidarla mücadele edilmesi konusunda bu defa UDC (Ulusal Demokratik Cephe) kurulması gerektiğini açıklıyordu.
ENDİŞELİ DURUM
Kemal Türkler, Milliyetçi Cephe İktidarının yapmak istediği anti demokratik siyasi ugulamalarına karşı, ülke çapında DİSK'in iş bırakma konusunda ''Genel Yas Eyleminin'' başladığını kamu oyuna ilan etti. O sırada yöneticiler dışındaki DİSK kadrolarının etkili bölümü ağırlıklı olarak TKP anlayışını tam olarak benimsemiş veya üyesi durumumundaydı. UDC kuruldu ama Konfederasyonu oluşturan büyük sendikaların MADEN-İŞ dışındakilerin bu yapılandırmanın çok işlevsel olabileceği konusunda dışa yansımayan endişeleri vardı.
GENEL-İŞ, LASTİK-İŞ, GIDA-İŞ ve TEKSTİL gibi üye sayısı bakımından büyük sendikalar ile bazı küçük sendikalar DİSK te oluşturulan TKP algısından memnun değillerdi.
*Bu durum Genel Yas Eyleminin uygulanması ve devamı aşamasında kendini açıkça gösteriyor olacaktı...
Genel yas eylemi 16 Haziran 1976 günü başladı. 19 ve 20 Hazirana kadar eylem başta İstanbul olmak üzere Ankara İzmir ve Diyarbakır gibi illerde etkisini gösterdi. TMMOB ve TÖB-DER gibi bazı dernek ve kuruluşlar da bu eylemi desteklediler. İKD ve İGD ise en sadık destekçiler durumundaydı.
SIKI YÖNETİMSİZ SIKI YÖNETİM
DİSK, ''DGM yasalaştığı takdirde siyasi iktidar, ülkede sıkı yönetimsiz sıkı yönetim uygulayacak'' şeklindeki söylemlerini iyi kullandı. ''DGM'ye Hayır'' sloganı özellikle İstanbul varoşlarında ve işyerleri ile fabrikalarda çok etkili oldu..
16 EYLÜL Günü başlayan eylemde MADEN-İŞ Sendikasının örgütlü olduğu tüm fabrika ve işyerlerinin tamamında işçiler iş bıraktılar. DİSK'e bağlı diğer sendikalar ise mümkün olabildiği kadar dört gün eylemi başarıyla sürdürdüler.
Maden iş yönetimi olarak çok etkili başlayan bu eylemi iyi yönettiğimiz söylenemez. DİSK Yönetimi, eylemin başlayacağı günü belirtmiş ve fakat sona ereceği tarih belirtilmemişti.
Bu durum ucu açık bir eylem olarak uygulamaya konulmuş, sanki sorumsuz sorumluların ya da sorumlu sorumsuzların ekmeğine yağ sürülmüştü!
DİSK ve üye sendikalar içerisinde çeşitli ideolojideki personel ve uzmanlık gibi görevlerde bulunan kadroların bu eylemde daha çok insiyatif kullandıkları görülüyordu. Elbette böyle durumlarda yönetim zafiyetinin oluşacağı ve genelde ise kaotik durumlar oluşabileceği bir gerçektr.
Özellikte MADEN-İŞ yönetiminde demokratik sendikal anlayıştan daha çok ideolojik siyasi düşünceyi ön plana çıkaran yöneticilerin varlığı, bu konudaki davranış ve uygulamaları eylem süresinin oldukça uzamasını sağlıyordu. Bu durum ise işverenler ile MESS birlikteliğini daha da sağlamlaştırıyor adeta perçinliyordu. Ayrıca devam eden grevler ile oluşabilecek yeni grevleri bambaşka bir mecraya taşıyacaktı..
KARA LİSTE
Açıkça söylemek gerekirse o tarihteki TKP yöneticilerinin etkisi ve yönlendirmeleri ile, DİSK ve MADEN-İŞ içerisindeki görevli kadroların, direniş sürecinin uzatılmasına yönelik karar ve uygulamaları çok sayıda işçi önderinin işten çıkarılması ve kara listelere alınmasına sebep oluşturdu. Bu konu ise grevlerin devam ettiği fabrikalar ile yeni başlayacak toplu sözleşme görüşmelerinde işe iade maddesi olarak sürekli gündemde kalacaktı..
* En üstteki fotoğraf Kemal Türklerin cezaevinden çıkışıdır. En solda Hüseyin Ekinci, ensağda Kemal Nebioğlu.
28 Kasım 2023 Salı
İŞSİZLİK ÇOK BAŞLI EJDERHA
İşszlik, çalışanların çeşitli sebeplerden dolayı işlerini kaybetmesi veya olgunluk yaşa geldiği halde, çalışmak isteyip de iş bulamayanların durumu diye tarif ediliyor.
Tarif böyle ama ya gerçek.
Gerçekte ise işsizlik susuz bir kör kuyu,
Parlak havada karanlık,
Mutluluğu yok sayan,
Umut söndüren,
Yürek dağlayan,
Kısaca işsizlik, ağzından alevler saçarak insanı kavuran çok başlı bir ejderhadır..
1958 Taksim (Ankara Pazarı)
.