20 Nisan 2019 Cumartesi

SENDİKANIN GÖREVİ VE GÖREVSİZLİĞİ

SENDİKA VE SENDİKACI

Bir süre önce, özel sektöre ait Soma Maden Ocaklarında elim bir kaza meydana gelmişti.
Kaza denilmesine bakmayın. 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği bu olaya birileri "kader", "işin fıtratında var" diyerek sık, sık böyle dillendirmek istiyorlardı...

Gerçek ise bambaşkaydı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği yasası ve yönetmelikler açısından bakıldığında bu olaya "cinayet" ve "katliam" diyenler çoğunluktaydı.
Bu olayda başta işveren ve yetkililerin yeterli önlem almadıkları, TÜRK-İŞ üyesi işçi sendikasının(!) ise uzaktan seyrettikleri, belli olmuştu.
İşletme sahibi ve bazı işyeri yetkilileri suçlu bulundular. 

Değerli gazeteci Bekir Coşkun, Sözcü Gazetesinde 28 Mayıs 2014 tarihinde Sendikacı başlığı ile bir yazı yayımlamıştı.
SOMA  tekrar GÜNDEM oldu, bu nedenle gündem sıcak...
Bekir Coşkun'un yazısını sendikal görev penceresinden bakarak bir kere daha okuyalım.

SENDİKACI 
Bekir Coşkun'un 28 Mayıs Sözcü Gazetesindeki yazısıdır.  


Patronun sömürmesi yetmiyor…
Sizi sömürecek birisini de kendiniz seçiyorsunuz…
Biz buna “sendikacı” diyoruz…
*
Patrona benzemiyor..
İşçiye de benzemiyor…
İkisinin ortası…
Parlak takım giyiyor diyelim, ama çorapları kısa baklava dilimli…
İşçiler genelde cılızdır, bunun kemerinin üzerine sarkmış göbeği vardır ve sendikacının göbeği sonradan büyüdüğü için, portakala batırılmış iki kürdan gibi gider…

Akşamları restoranlarda rakı içer…
Memleket meselelerini anlatır sana, peynir kavun ile…
En yüksek dozda sosyal olsun, siyasi olsun, kültürel olsun, her konuda derin bilgisi vardır, bağırarak konuşur, garson dinler gülümser…
*
Büyük ve lüks bir makam arabası vardır…
Şoförü takım elbiseli, hatta daha şıktır… Koşar kapıyı açar… Ayıkken önce kıçı girer arabasına, restoran çıkışında önce kafası…
Makam odası kocamandır ahşap kaplı ve görkemli bir büyük maun masa ile deri koltukları yine kocamandır…
Birçok sekreteri vardır, birisi şişman…
Onlara arada bir bağırır…
İşçiyi temsil eder, yeryüzünde Jaguar'a binen tek sendikacı Türkiye'den çıkmıştır… 45 yıllık sendikacı gördük mesela, iki kere milletvekili olup döndü geldi ki işçiyi temsil etsin… Oğluna televizyon, gelinine market açan var…
*
3000 işçilik bir madende devletin kaç denetçisi vardır diyelim…
Üç ya da beş…
Bunun 3000 denetçisi oradadır…
Ama işçi ölümlerinde Türkiye Avrupa birincisi, dünya ikincisidir…
Çünkü işçilerin dertleri, acıları, canları sendikacının umurunda değildir…
Görmez…
Duymaz…
Umursamaz…
*
Ve 301 işçinin öldüğü dünyanın en büyük işçi katliamlarından birisinde sıradan insanlar iktidardan hesap sordular…
Kimisi adam gibi işçi örgütleri “hesap” istedi, kimisi kahrından işi bıraktı, kısacası dizine vurmayan kalmadı…
Onun sesi çıkmadı…
O sendikacının görevi, işçiyi iktidarın kölesi olarak tutmaktır çünkü…
Gerisi onu ırgalamaz…
*
İşçiyi satmak karşılığında, orada oturmaktır derdi…
Kömür küreğini soksan…
Aldırmaz……

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder