14 Eylül 2016 Çarşamba

GENCO ERKAL GREV OYLAMASI VE DOSTLAR TİYATROSU

1971 Yılında, Dostlar Tiyatrosunun davetiyle gittiğimiz, "Havana Duruşması" oyununu büyük bir dikkatle seyretmiştim. O günkü seyirciler arasında Küba'lı bir de konuk vardı. Zannediyorum adı Ortega idi.

Oyuna, MADEN-İŞ Sendikamızın Genel Başkan Vekili Şinasi Kaya ile birlikte gitmiştik. Ben o tarihte MADEN-İŞ 6. Bölge ( Haliç'in her iki tarafı, Silahtarağa, Kağıthane, Şişli, Sarıyer, tüm Beyoğlu) Temsilcisiydim. Sevgili dostumuz Mehmet Akan, antrakta yanımıza geldi. "Oyundan sonra hemen gitmeyin lütfen, sizinle bir kahve içmek istiyoruz" dedi. Şinasi "ne oluyor Mehmet, bize oyunda rol vereceksen şimdiden kabul ediyoruz" dedi.

Gülüştük...

Mehmet Akan tiyatro oyunculuğunun yanı sıra şahane bir folklor dansçısıydı. Türk Folklor dansları hakkında, engin bir bilgisi vardı. Urfa'lı olması onun, danslarına ayrı bir renk, beceri ve yatkınlık yüklüyordu. Sanırım Urfa, Bitlis ve Siirt Folklor ekibi oyunların da her zaman arananlardan biriydi.

Şinasi Kaya sendikacılığından önce fabrikada çalışırken, Mehmet Akanla tanışmış ve birlikte folklor oynamışlardı.Özellikle Kars ve Artvin ve oyunlarında, eline kolay kolay kimse su dökemezdi Kaya'nın. Artvin oyunlarından "Ata Barı" çok güzel oynardı. Kafkas oyunları ise uzun boyuyla ona çok yakışıyordu.

Oyunu, ilgi ile pür dikkat seyrettik. Genco ve Akan harika bir oyun seyrettirdi bize. Rollerinin hakkını tam olarak verdiklerini düşünmüştük. Bu durum oyun bitiminde, tüm seyircilerin ayakta ve uzun süren alkışlarıyla da kendini belli etmişti. Oyun bitti, fuayede biraz oturduk. Mehmet, Genco Erkal'la birlikte geldi. Oyun hakkındaki görüşlerimizi kısaca aktardık, sohbet sırasında, Genco bir sendikal etkinlik görmek istediği belirtti.

Ben, Genco Erkal'a, "Mecidiyeköy Profilo Fabrikasında grev kararı aldık, iki gün sonra fabrikada grev oylaması" yapılacak, 2500 civarında çalışan işçi oy kullanacak. "Greve evet" veya "greve hayır" diyecekler, isterseniz gelip izleyin" dedim. "O gün öğleden sonra provamız var, sabah gelsek olur mu" diye sormuştu. Oylama sabah başlayacak ne zaman isterseniz gelin demiştim.

Profilo Fabrikasında, toplu sözleşme yapmak için her seferinde patron Jak Kamhi ile devamlı sorun yaşanırdı.Toplu Sözleşme müzakereleri bu sorunlar nedeni ile oldukça uzuyordu.

Profilo Fabrikasında vasıfsız işçi sayısı fazlaydı.
Toplu sözleşmeler yapılıyor. Seyyanen alınan zamlardan tüm sendika üyesi işçiler yararlanıyor, tabi ki vasıfsız işçi ücretleri de bu durumda yükseliyordu. İşte, işveren işçilik ücretlerinin ortalamasını düşürmek için baş vurduğu en etkili ve kolay yolu, vasıfsız işçilerin işten çıkarılmasında buluyordu. Çünkü sokakta çok sayıda işsiz var, çıkarılanların yeri, daha düşük ücretli işçilerle dolduruluyordu.

Bu defa çalışma koşullarının iyileştirilmesi, ücret zamları, yıllık ikramiye ve diğer sosyal yardımlar miktarının yükseltilmesi gibi, mali konuların görüşülmesinin yanında, işyerinde asgari ücretin yasal asgari ücretten daha fazla olması yönündeki isteğimiz işveren tarafından reddedildi. İşyerinde asgari ücretin, yasal asgari ücretten daha yüksek olması çalışanların bir nevi iş  güvencesi oluyordu.

MADEN - İŞ Sendikası olarak yasal grev kararımızı aldık.
Çalışma Bakanlığı İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğü, işveren yanlısı bir kısım işçinin isteği üzerine grev oylaması yapılmasına karar verdi.


Çalışma Bakanlığı iş müfettişleri gözetiminde (bir fabrikada) yapılan grev oylaması. Gizli oy, açık sayım.



PROFİLODA GREV OYLAMASI

Belirtilen günde sandıklar kuruldu. Oylama başladı. Ben ve bölge organizatörü Mustafa Demirci sendika üyesi işçileri temsil ediyoruz.. MESS uzmanı avukat Oytun Atauz ise işvereni temsil ediyor. MESS temsilcisi işyerinde sendikanın gücünü biliyor, işçilerin kesin olarak "greve evet" diyeceklerinden emin, bir kenarda oturuyor. İlk defa gördüğümüz şık giyimli bir zat dikkatimi çekti.

Sağa sola emirler veriyor, bizim sandıklardan çok ötelere gitmemizi istiyor. "Siz kimsiniz yeni Bölge Çalışma Müdürü müsünüz?"  Sorusunu sorduğumda, "avukatım işvereni temsil ediyorum" demişti. "Yetki belgenizi görelim, sahiden vekil misiniz, biz sizi ilk defa görüyoruz" dediğimde, "yetki belgem çantamda çantamı da arabama bıraktım" dedi ve çantasını almaya gitme gibi bir hamle yaptı. 

Ben  "gerek yok, tamam inandık, gitmenize gerek yok, yalnız sağa sola emir veremezsiniz, belki siz bilmiyorsunuz ama biz sonucu gayet iyi biliyoruz, kendinizi fazla yormayın" demiştim. Söylentiye göre, işveren MESS avukatı dışında, bu konularda daha uzman, daha becerikli olduğuna inandığı, Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası Hukuk Müşaviri Selçuk TUzlalı'nın da oylama esnasında bulunmasını istemiş.

Mehmet Akan ve Genco, erkenden gelerek bir saat kadar oylamayı izlediler.  "Biz sonucu öğrenmek istiyoruz" diyerek gittiler. Onlara oylama sonucunu mutlaka bildireceğimi söyledim.

Çalışma Bakanlığı işmüfettişlerinin gözetiminde yapılan oylama sonlandırıldı.

Sayım, açık ve herkesin huzurunda yapıldı. Sayım sonucu hazırlanan tutanak, sendika ve  işveren yetkililerine teslim edildi. Oylamaya katılan işçilerin beşte dördünden fazlasının "greve evet" dediği anlaşıldı... 


7 Eylül 2016 Çarşamba

DİSK GENEL SEKRETERİ KEMAL SÜLKER

DİSK UMUT OLDU


13 ŞUBAT 1967 Yılında kurulan DİSK, ülke kamuoyunda özellikle de işçi kesiminde, umut olarak büyük bir hareketliliğe neden oldu. Gerçi bir süreden beri yeni bir işçi konfederasyonu kurulacağı haberleri basında yer almaya başlamıştı. Sendikalar Arası Dayanışma (SADA) çalışmaları sırasında açıkça konuşulmaya da başlandı. Yeni konfederasyon artık yola çıkmıştı... Üstelik yeniliğinin yanına bir de devrimcilik ekleniyordu. SADA'NIN kuruluşuna, emek verenlerden biri de hiç kuşkusuz Kemal Sülker'di. Kuruluş çalışmaları devam ederken bir taraftan da konfederasyon isminin ne olması gerektiği düşünülüyordu. Sendikalarda çalışan kadrolar olarak heyecanla kısaltılmış isimler üzerinde çizimler yapıyor, kolay söylenecek, kolay yazılacak ve kısa yazılışı da anlam ifade edecek kelimeler arıyorduk. 

Bölge Temsilciliğini yaptığım MADEN-İŞ 6. Bölge Temsilciliğine bağlı işyeri toplu sözleşme hazırlık çalışmalarını yapıyorduk. Toplu Sözleşme Dairesi Müdürü hukukçu, sevgili Kenan Aydeniz, hepimiz gibi konu üzerinde çalışmış ve konfederasyonun ismi DİSK olmalı demişti... 
Bir kaç gün "SADA" kurucusu liderler, bu isim üzerinde düşündüler, açılımı Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu "DİSK" olmasına karar verildi... 

Yapılan ilk genel kurulda, Kemal Sülker DİSK Genel Sekreterliğine seçildi. Yine bu genel kurulda Kemal Türkler tekrar Genel Başkanlığa, Rıza Kuas ve Kemal Nebioğlu da Genel Başkan vekilliklerine seçildiler.
DİSK Yöneticileri örgütlenme çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye tipi ve işyeri esaslı bir çok bağımsız sendika DİSK üyesi olmak için başvuruda bulunuyordu. Yürütme Kurulu hassas incelemelerden sonra uygun bulunanların üyeliklerine karar veriyorlardı.

Uzun bir süre, Büro İşkolunda herhangi bir sendika üyelik başvurusunda bulunmamıştı. Cağaloğlu'da bulunan Genel Merkezimizde Genel Başkan Kemal Türkler ve Genel Sekreter Kemal Sülker'le yaptığımız kısa bir değerlendirme sonunda, Büro işkolunda bir sendika kurmayı kararlaştırdık.

Kurucu Genel Başkan Sülker'in, İstanbul Şube başkanı da benim olmam kararlaştırıldı. Kısa sürede, Büro İşçileri Sendikası"BİS" kuruldu.
Başkanlığını yapacağım Yönetim Kurulu içinde, Bora Gözen ve Niyazı Kuas'da yer almıştı. İlk olarak, MADEN - İŞ, BASIN - İŞ, LASTİK - İŞ Sendikası çalışanlarını örgütledik. Toplu sözleşme yapmak için yasal davette bulunduk. Bu sırada Özcan Kesgeç Başkanlığındaki SOSYAL - İŞ Sendikası, DİSK üyeliği başvurusunda bulundu. SOSYAL -İŞ'in üyeliğinin kesinleşmesi ile "BİS" ilk genel kurulunda yasal olarak faaliyetini sonlandırdı.

Kemal Sülker DİSK'İN gelişmesi ve sağlam durabilmesi için özellikle basın kuruluşları ile çok iyi ilişkiler kurdu. Sendikal hareketler ve sendikalar üzerine onlarca yazı ve kitaplar yazdı. Sendikacılığının yanı sıra çeşitli gazete ve dergilerde emek ve işçiler konulu yazılar yazmaya devam etti. Nazım Hikmet üzerine çok sayıda kitaplar yazdığını biliyoruz. Devrimci ve sosyalist duruşu tartışılmaz bir DİSK emektarıdır. 
Sülker. 15-16 haziranTürkiye'yi Sarsan İki Uzun Gün adlı kitabı çok okunmuş ve bu kitapla 15 - 16 Haziran büyük işçi direniş ve yürüyüşü ilk ağızdan anlatılmıştır. Sülker, Türkiye İşçi Partisi üyeliği ve bir süre genel sekreterliğini de yapmıştır. Gazetecilik yaparken sol düşünceleri nedeni ile Antakya ve Tokat'ta bir süre sürgün yaşamıştır. Türkiye'de Grev Hakkı Ve GrevlerSendikacılar ve politikaTürkiye Sendikacılık Tarihi ve Georges Lefranc'la birlikte yazdığı Dünyada ve Bizde Sendikacılık önemli kitaplarından bazılarıdır. Kemal Sülker 1970  15 - 16 Haziran Direnişi nedeni ile sıkı yönetim tarafından tutuklanmış ve diğer yönetici ve ve üyelerle birlikte Maltepe Askeri Cezaevinde tutulmuştur.

ÜÇ KEMAL DÖNEMİ

Kemal Sülker DİSK 5. Genel Kuruluna kadar uzun süre genel sekreterliğini devam ettirmiştir. Genel Sekreterliği döneminde, Kemal Türkler ve Kemal Nebioğlu ile birlikte çalışmış bu döneme zaman, zaman toplantı ve konuşmalarda üç Kemal dönemi de denmiştir.
                5. Genel Kurul öncesi Yürütme Kurulu

DİSK'İN 5. Genel Kurulunda, Kemal Sülker genel sekreterliğini, uzun süre Almanya'da çalışarak yurda dönen BASIN - İŞ Sendikasının eski genel başkanı İbrahim Güzelce'ye devretmiştir. Genel Sekreterlik görevinden sonra da çeşitli dergi ve sendikalarda, sendika, emek ve emekçiler konularında yazmaya devam etmiştir.DİSK 5.                   DİSK 5. Genel Kurul öncesi Yürütme Kurulu
Kemal Sülker, Abdullah Baştürk'ün Disk Genel Başkanlığı zamanında bir süre danışmanlık görevinde de bulundu. 1978 Yılında Sovyet Sendikalar Birliğinin daveti üzerine (Rusya) giden, Disk Yürütme Kurulu Üyesi Tuncer Kocamanoğlu Başkanlığındaki heyette Kemal Sülker de yer aldı. 
1 Mayıs kutlamalarından hemen sonra Sovyetler birliğine giden heyet, çeşitli cumhuriyet ve şehirlerde görgü seyahatleri yapmış, özellikle üretim ve sosyal yaşam konularında incelemelerde bulunmuştu. Bir çelik fabrikasına yapacağımız seyahate "dizlerim ağrıyor sayın Ekinci sen metalcisin, benim gözlerimle de bak" demişti. 
 Soldan Hüseyin Ekinci, Tuncer Kocamanoğlu, Müşür Kaya, Kemal Sülker

Fabrika görgü gezisi dönüşünde tercümanımız; "Bolşoy Tiyatrosu'nda Nazım Hikmet'in Ferhat ile Şirin Balesine 7 biletimiz var, kimler gitmek ister" deyince bilet almaya ilk giden Sülker olmuştu. Nazım ismini duyunca, nazım konusunda kitaplar yazan, Nazım'ın yaşantısının her karesini bilen onun değerli eserini, "Ferhat ile Şirin" bu tarihi tiyatroda seyretmek isteyen 60 yaşındaki sevgili Sülker, koşarak ilk bileti alanlardandı.
DİSK EMEKTARI Kemal Sülker'i 1995 yılında kaybettik.  Cenazesi Şişli Cami'inden kaldırıldı. Cenazede bir kısım işçi, Doğu Perinçek ve İşçi Partililer vardı. Devrimci enteller(!),  DİSK ve üye sendika yöneticileri görünmüyorlardı...

O, işçi sınıfının sendikal mücadelesine yön veren DİSK'İN, kendisini kabul ettirmeye çalıştığı gelişme döneminde, şişirilmiş bir çok gölge sendikacıdan daha az emek vermemişti...