11 Şubat 2019 Pazartesi

DİSK 52 YAŞINDA


 TÜRK - İŞ KAVEL OLAYINDA SESSİZ KALDI 1963

Bedri Koraman (Tarihi Tekâmül) 09.03.1963 Milliyet
1963 Yılında Kavel Kablo işçileri, işverenin yasa dışı uygulamalarını protesto ettiler. Yasa dışı fazla çalışmaya hayır dediler, fazla mesai ve ikramiyelerinin zamanında ödenmesini istediler.
İşveren işçilerin bu taleplerine karşı herhangi bir iyileştirme yapmadı. Sendikadan istifa etmelerini istedi. İstedi kelimesi hafif kaldı. İşçileri MADEN-İŞ Sendikasından istifaya zorladı. İşçilerin istifa etmemeleri üzerine işyeri temsilcilerini işten attı. Ardından da 10 işçinin daha işine son verdi. Kavel işçileri bunun üzerine genel müdüre karşı eyleme geçtiler.
Makineler çalışmadı...
İş durdu...
İşveren kızdı, biraz daha işçi çıkardı. Daha çok kızdı, bu sefer büro personelinin dışındaki tüm işçileri işten çıkardı. İşçiler işsizliğe ve açlığa terk edildi. 
Bütün bunlarla sendika tek başına mücadele etti, tüm imkânsızlıklara rağmen elinden geleni yapmaya çalıştı... 
MADEN -İŞ o yıllarda TÜRK-İŞ üyesiydi... 
İşte bunlar olurken sendikanın üye olduğu konfederasyon yetkililerinden (TÜRK-İŞ) çıt çıkmıyordu. 
Bu da yetmezmiş gibi Türkay Kibrit Fabrikasında çalışan ve konfederasyona üye başka bir sendikanın üyeleri vasıtası ile, Kavel işçilerinin birliğini bozmaya çalışıyorlardı.
Kavel olayı büyüdü... 

Araya İstanbul Valisi, emniyet güçleri girdi, çözüm bulunamadı.
Hükûmet yetkilileri duruma el koydu. 
Başbakan yardımcısının başkanlığında tarafların kabul ettikleri bir protokolle işçiler işbaşı yaptırıldı.

TÜRK - İŞ SUNGURLAR GREVİNDE  YANLIŞ TARAFTA 1964

Sendika ve Toplu Sözleşme Kanunlarının yürürlüğe girmesiyle madeni eşya işkolunda kurulu T.MADEN - İŞ Sendikası (o tarihte TÜRK-İŞ üyesi), bir çok fabrikada toplu sözleşme yetkisi aldı. Bunlardan birisi de, Alibeyköy'de kurulu Sabahattin Sunguroğlu'na ait, SUNGURLAR KAZAN FABRİKASIYDI. 

Sözleşme görüşmelerinden sonuç alınamadı. 
Sunguroğlu
İşveren ve işverenin üyesi olduğu Madenî Eşya Sanayicileri Sendikasının (MESS) katı ve anlaşılmaz  tutumu nedeniyle anlaşma olmadı.
Aslında anlaşılır durum vardı...
Sabahattin Sunguroğlu MESS'in kuruluşunda önemli görevler üslenen birisi ve  MESS içinde "ŞAHİNLER" (saldırgan) gurubunun liderliğini yapar durumdaydı. İşveren bu nedenlerle anlaşmaya yanaşmadı.
1964 yılında Sungurlar işçisi MADEN-İŞ'in ilan ettiği yasal grevlerine başladılar. 
TÜRK-İŞ yönetimi alelacele devreye girdi ve grevin sonlandırılmasını istedi.
 MADEN-İŞ Sendikasını ve Sungurlar işçilerini bu grevd eTÜRK-İŞ ne yazık ki yalnız bıraktı...

MANNESMAN BORU FABRİKASI GREVİ 1965
TÜRK-İŞ VE SUSKUNLUĞU  

İzmit'te Alman sermayesi ile kurulan Mannesman Boru Fabrikasının toplu sözleşme görüşmelerinden sonuç alınamadı. 
Boru fabrikası o yıllarda ülkede kendi üretimine özel "tekel" durumundaydı 
Yani üretim şahâne, kârlılık en üst düzeyde. 
Sözleşme prosedürü, yasa uyarınca tüm kademelerden geçirildi. 
Grev kararı alındı...

İzmit'te bir sinema salonu kiralandı, Mannesman işçilerinin tamamının katılacağı bir toplantı salonu kiralandıdı. 
Tüm MADEN-İŞ üyeleri bu toplantıya katıldı. Türk-İş yönetimi, devam eden prosedür ve toplantı için bilgilendirildi.
Sinema salonu ağzına kadar dolu. Hani "iğne atsan yere düşmez" gibi...
Önce on kadar işçi konuştu. Çalışmalarından, üretimden, işyerinin kârlılığından ve ücretlerinden bahsettiler. 

Daha sonra Genel Başkan Kemal Türkler konuştu.
Mannesman işçilerini tam olarak bilgilendirdi. Grevin uzayabileceğinden bahsetti. Grev, grev nöbetleri, birlik beraberlik gibi konuları anlattı.
Toplantı çok coşkulu geçti, Genel Başkanın konuşmaları sık, sık alkışlarla kesildi.

Türk-İş Yönetimi bu toplantıya 1. Bölge Temsilcisini göndermişti. 
İ.Topkar
1. Bölge Temsilcisi İsmail Topkar'dı. İsmail Topkar aynı zamanda Petrol-İş Sendikasının genel sekreterliğini yapıyordu.
İsmail Topkar iyi giyimli, çok kibar ve çok yakışıklı bir sendikacıydı. Sanki önemli bir filmin galasına gelmiş başrol oyucusu görünümündeydi. Düzgün hitabet ve etkileyici bir konuşma yaptı. Belli ki işçilerin konuşmalarından çok etkilenmişti. Konuşmasının sonunda, "Kemal Türkler bu grevi hemen başlatmalısın, grev kaç gün, kaç ay, kaç yıl sürerse sürsün. Türk-İş bu işçinin ve sendikanın arkasındadır"dedi.

Mannesman Grevi, toplantıdan iki veya üç gün sonra çok görkemli biçimde başladı. Silahtarağa Merkez Şube Başkanı olarak ben de oradaydım... 

Hüseyin Ekinci
1962 Yılında Rabak Bakır Fabrikasında çalışmaya başlamış ve hemen MADEN-İŞ üyesi olmuştum. Sırasıyla işyeri temsilcisi, Şube Gençlik Kolu Başkanı ve daha sonra da Şube Başkanı olmuştum. 1963 Kavel Direnişinde temsilci olarak, 1964 Sungurlar Grevinde Gençlik Kolu Başkanı olarak dayanışma ziyaretinde bulunmuştum. Şimdi de Mannesman Grevinin başlangıç gününde Merkez Şube Başkanı olarak bulunuyor, âdeta sendikacılığın eğitim ve öğrenimini uyguluyordum.
Daha doğrusu sendikacılığın çıraklığını yapıyordum...
Ne mutlu bana...

1. Bölge Temsilcisi vasıtası ile esip gürleyen, vaatlerde bulunan TÜRK-İŞ, yine sessizliğine gömüldü. 
İki aya yakın devam eden grev için, ne bir mesaj, ne bir pankart, ne de bir grev ziyareti hiç bir şey yapmadı. 
TÜRK-İŞ Yönetimi yine üyesi sendikayı ve işçileri yalnız bırakmıştı...
Anlaşılır gibi değil. 
Demek oluyor ki huylu huyundan vazgeçmiyor...

PAŞABAHÇE ŞİŞE CAM GREVİ 1966
TÜRK-İŞ YANLIŞTA

1966 Yılı Ocak Ayında Paşabahçe şişe cam işçileri bağlı oldukları Kristal İş Sendikası ile greve çıktı. Grev başarılı bir şekilde devam ediyorken, TÜRK-İŞ Yöneticileri Kristal -İş Sendikasına baskı uygulayarak grevin bitirilmesini istediler. Kristal-İş bu yanlış isteğe karşı çıkınca konfederasyondan ihraç edildi.
O tarihte TÜRK-İŞ üyesi olan ve Kemal Türkler'in Başkanlığını yaptığı T.MADEN-İŞ ve  Rıza Kuas'ın başkanı olduğu LASTİK-İŞ Sendikaları, Kristal-İş ve Paşabahçe işçilerinin yanında yer aldılar. 
TÜRK-İŞ yönetimi bu iki sendikayı da hemen üyelikten ihraç etti.

MADEN-İŞ, LASTİK-İŞ, BASIN-İŞ, GIDA-İŞ ve ZONGULDAK MADEN-İŞ Sendikaları 13 ŞUBAT 1967 Tarihinde, DİSK'İ kurdular. 
DİSK kısa zamanda adına uygun devrimci sendikacılığı hayata geçirdi. Türkiye sendikal hareketleri içinde birçok yenilikler getirdi. 
İlkeli oldu, ilklere imza attı.
Sağcı eleştirdi...
Solcu eleştirdi...
İşveren eleştirdi...
Hükumetler eleştirdi...

Bütün bunlara rağmen DİSK, adına uygun gerçek ve devrimci sendikacılığın bayraktarlığını yaptı. Zor koşullar yaşadı, zorlukların üstesinden gelmeyi bildi. 
Üye sayısını beşyüzbinlere kadar taşıdı. 

12 Eylül 1980 darbecileri kirli elleri ile DİSK'İ kapattılar. Yöneticilerini uzun yıllar hapislerde yatırdılar...  
Uzun yargılamalar sonucunda yönetici ve tüm işçiler beraat ettiler. 
Bunları yapan o kirli eller, işçinin demokratik mücadele ile elde ettiği, haklarını gasp ettiler. 
İşçilerin ekonomik kazanımlarını yok ettiler...

DİSK bu gün de, ilkeli çalışmalarını, gerçek sendikal anlayışla eski sayısal gücüne kavuşmasının mücadelesini sürdürerek 52. kuruluşunu yaşıyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder