Lastikten, tekstile, deterjandan kabloya, savunma silahları ve arazöz yapımına kadar çeşitli dallarda imalat, yapan yüzlerce fabrika ve atölyelerin kurulduğu bu bölge, tam anlamı ile sanayi bölgesi durumuna dönüştürülmüştü. Bölgedeki kuruluşların en önemlilerinden birisi de İstanbul Silahtarağa Elektrik Santralıdır.
1914 Yılında kurulan santral, çok uzun yıllar İstanbul ve çevresine hizmet verdi. Odun ve kömürle çalıştırıldı. İstanbul'un elektrik gereksinimini yıllarca karşıladı.
Zonguldak'tan gemilerle Karadeniz kıyısına getirilen kömürün taşınması için, demir yolu döşenmişti. Kömür, artık dekovil araçları ile (buhar, hayvan ve insan gücü ile çalışan küçük taşıtlar) santrala getiriliyordu. İstanbul sokakları hava gazı yerine elektrikle aydınlatılmaya başlamış, atlarla çekilen tramvaylar yerini elektriğe bırakıyordu.
Elektriğin önemini fazla anlatmaya gerek yok...
Hayatımızın hemen her yerinde, evimizde, çevremizde, doğamızda her yanımıza yerleşti elektrik.
Sanayi tesislerinin olmazsa olmazı haline geldi. Onsuz sokaklar aydınlatılmaz, fabrikalar ve üretim tezgahları çalışmaz duruma geliyor, sanayide hemen hemen tüm çarklar dönmez oluyor...
Sanayi tesislerinin olmazsa olmazı haline geldi. Onsuz sokaklar aydınlatılmaz, fabrikalar ve üretim tezgahları çalışmaz duruma geliyor, sanayide hemen hemen tüm çarklar dönmez oluyor...
14 Haziran 1970 akşam üzeri.
İstanbul'un her bölgesinde olduğu gibi Silahtarağa Bölgesinde de bir kıpırdanma ve hareketlilik gözleniyor.
Bölge merkezine doğru irili ufaklı askeri araçlar, egzozlarından kara dumanlar çıkararak geçmeye başladı. Büyük kamyonların (CEMSE-GMC) içi tam teçhizatlı askerlerle doluydu. Bunların bir kısmı, bazı fabrikaların yakınlarında park etti.
Akşam saat dokuz sularında büyük bir gürültü ile askeri tankların geçtiğini gözlemledik. Tank paletleri parke taşlar üzerinden geçerken kulakları sağır edercesine sesler çıkarıyordu. Tanklardan birisi, Türk Demirdöküm Fabrikası önüne, bir diğeri de Elektrik Santralı önüne konuşlandı.
Vehbi Koç'un göz bebeği denilen, çeşitli engellemelere rağmen,Türk Demirdöküm Fabrikası işçileri, gösterdikleri büyük direnişleriyle bir yıl önce sarı sendika boyunduruğunu kırarak T.MADEN-İŞ üyesi olmuşlardı.Tanklardan birisinin buraya sevk edilmesi fabrikanın özelliğinden kaynaklanıyordu besbelli...
Elektrik santralı ise İstanbul ve bu bölge için çok önemliydi. Santral işçileri değişik iş kolu olduğundan TÜRK-İŞ üyesi bir sendikasının üyesiydiler.
BÜYÜK YÜRÜYÜŞ BAŞLIYOR
Gece vardiyalarında çalışan DİSK üyeleri gece boyunca, 15 HAZİRAN sabahını düşündüler. Kimi oldukça heyecanlıydı, bir kısım ise başlarına bir şey gelebileceğinin telaşını yaşıyordu.
Yeni işçiler zor bela buldukları işlerini kaybederler mi, anlayışındaydı.
Askeri araç ve tankların bölgedeki varlığı işçilerde haklı olarak değişik düşünceler oluşturuyordu...
15 Haziran sabahı, işçilerdeki, olumsuz düşünce ve kuşkular kayboldu. İşe giden işçiler işbaşı yapmadı. İşten çıkanlar evlerine gitmedi. Birlikte konuştular. Yöntem tartışması yapmadılar. Yürüyeceklerini, en yakınlarındaki işçilerle buluşarak yürüyeceklerini, tekrar yakınlarındaki işçilerle buluşacaklarını biliyorlardı. Buluşa buluşa yürüyeceklerdi.
Bu böyle sürüp gidecekti. Planları aynen uygulandı.
Kalabalıklaşarak yürüdüler. Yürüdüler kalabalıklaştılar...
Elektrik Santralının önüne gelince durdular.
Elektrik Santralının önüne gelince durdular.
Bir süre beklediler. İçeriden ses gelmedi. dışarı çıkan olmadı. Gerçi onlar TÜRK - İŞ üyesiydiler. Sendikalarının, iktidarla aynı görüşte olduklarını biliyorlardı. Çoğu aynı semtlerde oturuyor birbirlerini tanıyorlardı. İktidarın gerçek sendikalara karşı kin beslediğini ve DİSK'İ kapatmaya çalıştığını öğrenmişlerdi. İçlerinde değişik duygular yaşıyorlardı.
Bir kısım TÜRK-İŞ üyesi işçi mücadele eden arkadaşlarıyla buluşamadıkları, onlarla beraber yürüyemedikleri için üzüntülüydüler.
BÖLGE KARANLIK SANTRAL AYDINLIK
Sendikal hareketler içinde 15 Haziranı, 16 Hazirana bağlayan gece...
Elektrik Santralında, gece vardiyası çalışanları bir gün önceki yürüyüşleri gördüler.
İşte 15 Haziranı 16 Hazirana bağlayan gece vardiyasında çalışan işçilerin büyük bir kısmı yürüyüşe toplu olarak katılamadıklarının ezikliğini duyuyordu.
Yürüyüşteki işçiler, santral işçilerinin bir bildikleri vardır, diyerek yolları üzerindeki diğer fabrika işçileriyle buluşmak üzere coşku içinde, marş söyleyerek, sloganlarını haykırarak yürümeye devam ettiler...
Zaman zaman yürüyüşleri engellenmek istendi. Çoğu zaman engelleri aşarak yürüdüler, yürüdüler.BÖLGE KARANLIK SANTRAL AYDINLIK
Sendikal hareketler içinde 15 Haziranı, 16 Hazirana bağlayan gece...
Elektrik Santralında, gece vardiyası çalışanları bir gün önceki yürüyüşleri gördüler.
İşte 15 Haziranı 16 Hazirana bağlayan gece vardiyasında çalışan işçilerin büyük bir kısmı yürüyüşe toplu olarak katılamadıklarının ezikliğini duyuyordu.
Santral fabrikasının hem dışında hem de içeride, güvenlik güçleri çok sıkı önleyici tedbirler almıştı.
Bir an iki işçi, çalıştıkları bölümde göz göze geldi bakışları birleşti, evet der gibi kafalarını öne doğru eğdiler.
Çıt diye bir ses duyuldu...
Çevre fabrikaların ışıkları aniden söndü...
Sokaklar karanlıklaştı.
Evlerde ışıklar yok oldu.
Fabrikalarda, rölantide çalışan izabe fırın ve döküm potaları soğumaya başladı.
Santral telefonu susmak bilmedi.
Telefon başındaki nöbetçi personel telefonlara cevap yetiştiremez oldu.
Emniyet, mensuplarının arıza ne zaman giderilecek soruları, bitmek bilmedi.
Elektrik arıza telefonu başında çalışan nöbetçi memurun sesi kısıldı.
Her yer karanlıkta kaldı...
Aman Allah, zifir karanlığı bu.
Emekçiye ve emeğe saygı duymayanların yürekleri gibi...
Sadece tek bir binanın ışıkları yanık durumda.
Elektrik santralı dışarıdan güneş gibi görünüyor.
Pırıl pırıl parlıyor.
Kazanacaklarını, bilen umutla yürüyen, sendikasını sahiplenen, sınıf bilinçli işçilerin yürekleri gibi...
Saatler ilerliyor, arıza bir türlü giderilemiyor, gün ağarmak üzere.
Aynı iki işçinin gözleri, yine birbirleriyle kesişti, tamam der gibi kafalar tekrar sallandı.
Bir çıt sesi...
Arıza giderilmişti...
Yürüyenlerin, direnenlerin önü zaman zaman kesilebilir.
Dayanışmanın, bir olmanın, birlik olmanın önü tarih boyunca tam olarak asla kesilemedi.
Yürekleri, düşünceleri birlikten, birleşmekten yana olanlar, elbette ekmek, emek ve insanca yaşam mücadelesini başarıyla devam ettireceklerdir.
Elektrik Santral Binası çok yorgun ama, bu gün ÜNİVERSİTE olarak aydınlanmaya yardımcı oluyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder