20 Temmuz 2021 Salı

BENİM ADIM KEMAL TÜRKLER

Türk Sendikacılık Tarihinin devrimci lideri, sınıf ve kitle sendikacılığının öğretmeni, gerçek işçi lideri Kemal Türkler'in vahşice katledildiği 22 Temmuz günlerinden birisi bu gün. Aramızdan ayrılalı 41 yıl oldu. 
Bu gün işçi sınıfının "kara günü." 
 
1962 yılında büyük zorluklarla işbaşı yaptığım Rabak Bakır Fabrikasında çalışırken, 1965 Yılında MADEN-İŞ Sendikasının Silahtarağa Merkez Şube Başkanlığına seçilmiştim. Sendikacılık bilgimin profesyonel sendikal çalışmalar için yeterli olmadığının kısa zamanda farkına varmıştım.
 
Sendikacılık dışarıdan bakıldığında albenili ve kolay gibi görünse de, bence çoğunlukla içinde acılar barındırdığını, gerçek sendikacının sürekli fedakârlık yapmasının beklendiği gerçeğini çok çabuk anlamıştım. 
Attığım her adımda, yapacağım her görüşmede, imzalayacağım her sözleşmede, yüzlerce, binlerce işçinin, eşinin, çocuklarının ve bakmakta olduğu herkesin sorumluluğunun, omuzlarıma yüklendiğinin bilincindeydim.

Silahtarağa Bölgesi Adnan Menderes'in (1950) iktidarıyla birlikte tam bir sanayi bölgesi durumuna dönüşmüştü. Özellikle de bölge, metal işkolunun merkezi konumundaydı. Ülkemiz sendika tarihi içinde kendisine önemli sayfalar yazılan Türk Demirdöküm, Arçelik, Sungurlar Kazan, Elektrometal, Çelik Endüstrisi, Bahariye Demir Çekme Fabrikaları "Silahtarağa Çukuru" tabir edilen bu bölgede faaliyet göstermekteydi ve hepsi de sarı sendika Çelik-İş'e bağlıydı. 

Yine Haliç'in her iki yakası ile Kağıthane'nin Cendere Bölgesi, onlarca demir çekme,  pik döküm, çivi, fermuar, kalorifer kazanı, kablo imalatı ve soğutma sistemleri yapan metal işkolu atölyeleriyle doluydu, bunların bir kısmın da işveren desteği ile yine sarı Çelik- İş yetkili hale getirilmişti.

Bu bölgenin metal işkolu bakımından önemli olduğu, bir başka şekilde de hemen anlaşılmaktaydı. Madenî Eşya Sanayicileri Sendikasının (MESS) onbir (11) kurucusundan yedisi bu bölgede faaliyet göstermekteydi.
 Alberto Penhas (Nurmetal Çelik Eşya), Burhanettin Günergun (Türk Demirdöküm), Şevket Belgin (Zatel Aliminyum), Adnan Bensel (Arçelik), Seyfettin Atabek (Erel Çelik Eşya), Sebahattin Sunguroğlu Sungurlar Kazan, Jak Kamhi Profilo, fabrikalarının patronları durumundaki MESS kurucularıydı.

1963 Yılında çıkarılan Sendikalar Kanunu ile birlikte, T. MADEN-İŞ Sendikası ile Metal İşverenleri Sendikası (MESS) arasında sendikal alanda birçok kez mücadele yaşanmış ve maalesef 1964 yılında yukarıda belirttiğim fabrikalarda mücadeleyi işveren, sarı sendika ve MESS üçlüsü kazanmıştı.  Bunların bir kısmının daha sonra MADEN-İŞ bünyesine nasıl katıldıklarını ileride anlatmaya çalışacağım. Günün ehemmiyeti bakımından Kemal Türkler'le ilgili kısa bir anekdot anlatmak istiyorum.

Kemal Türkler üstün sendikacılık donanımına ilave olarak aynı zamanda gözü kara bir liderdi. 
Kendisiyle uzun süre birlikte çalıştığım, çok şey öğrendiğim, Türkler'den yeri geldiğinde gözü kara olmak gerektiğine de şahit olmuştum...

1969 Yılıydı. 
Sarı sendikalardan kurtulmak için birçok demokratik eylemler yapan işçiler MADEN-İŞ'e üye olmak istemekteydiler. İşverenler ve MESS ise başka, başka bahanelerle bu durumu çeşitli biçimlerde engellemeye çalışıyorlardı. Yaptığım çalışmalar sonunda Demirdöküm işçileri yaptıkları eşi görülmemiş şahane demokratik direnişleriyle tekrar MADEN-İŞ'E katıldı. Diğer bazı fabrika işçileri de Demirdöküm işçilerinin gittiği yoldan yürüyerek Maden-iş içinde yerlerini almaya başlıyorlardı. Bunların önemlilerinden birisi de Sebahattin Sunguroğlu'nun sahibi olduğu Sungurlar Kazan Fabrikasıydı. Sunguroğlu, işçilerin MADEN-İŞ'e üye olmalarını istemiyor, kuruluşuna yardım ettikleri sarı Çelik-İş Sendikası ile kendi tabiri olan "gül" gibi geçiniyordu."

Sunguroğlu'nun aşırı baskı yaptığı ve çoğunluğun üye olduğu MADEN-İŞ Sendikasını tanımaması ve tekrar sarı sendikaya döndürme baskılarına artık yeter diyen işçiler 1970 Mart ayında işi bırakarak, üretimi durdurdular. 
Direnişin ikinci veya üçüncü günüydü İstanbul Valisi Vefa Poyraz Vilayette bir toplantı tertip etmişti. Genel Başkan Kemal Türkler, tarafların çağrıldığı bu toplantıya benim katılmamı istemişti. Organizatörüm Mustafa Demirci'yle birlikte Vilayetteki toplantıya katıldık. Toplantıya işveren olarak Sebahattin Sunguroğlu katılmıştı, Eyüp Kaymakamı Kazım Pamuk ve *Alibeyköy Belediye Başkanı Fettah Kahraman da toplantıdaydı. 

Vali Vefa Poyraz tarafları anlaştırmak için çok çaba sarf etti. 
Toplantıda dile getirdiğim işçi tekliflerini, **Sungurlar Kazan Fabrikası işvereni Sebahattin Sunguroğlu anında reddediyor ve mevcut sendikamızla "gül gibi" geçiniyoruz diyordu. 

Direniş devam ediyorken bir gün Genel Başkan Kemal Türkler "seninle bir yere gideceğiz, oraya  geliyorum beni bekle" diye telefon etmişti. Zaten direniş başladığından bu yana 6. Bölge Temsilcisi olarak sendikamızın Silahtarağada'ki irtibat ofisindeyim, geceleri de burda kalıyordum. Genel Başkan geldi, onun kullandığı arabaya bindim, "İstihkâm Okuluna gidiyoruz" dedi. ***İstihkâm Okulu Kağıthane'deydi, istihkâm sınıfı yedek subay okuluydu. Komutanın yanına çıktık. Komutan bir generaldi. Rütbesini ve ismini tam olarak hatırlamıyorum. Asık suratlıydı ve doğru dürüst oturmak için yer bile göstermemişti bize.


Genel Başkan Türkler oradaki koltuklardan birine oturdu komutana doğru dönerek, "buyurun sizi dinliyorum" dedi. 
Komutan,"bakın bu işi çabuk bitirin, bizim acil kazan siparişlerimiz var, kazan fabrikasındaki grev kanunsuz, bu grevin bitirilmemesi halinde sonu çok kötü olacak" diye devam etti.

General olduğunu belirtti ve biraz yüksek sesli biçimde adını söyledi. Türkler, "ben buraya talimat almaya gelmedim. Sizin tehditleriniz beni korkutmaz, benim adım da Kemal Türkler" diyerek ayağa kalktı odadan çıktık, uzun koridorda ayakkabılarının topuklarını sertçe vurarak yürümeye başladı. Az sonra iki çift ayakkabı topuğunun yere değmesiyle çıkarttıkları sesler, bu uzun koridorda yankılanmaya başlamıştı... 


NOT: MADEN-İŞ 6. Bölge Temsilciliğim sırasında yukarıda saydığım fabrikaların sendikal örgütlenmelerini 1970 yılında tamamlamıştım. İşyerlerinin tamamı DİSK üyesi MADEN-İŞ bünyesine katılmış, sarı sendika Çelik-İş, bölgeden tamamen yok olmuştu.  
 
*O zamanlar Alibeyköy, Eyüp İlçesine bağlı belde belediyesiydi. Başkanı ise Bulgaristan göçmeni Fettah Kahraman'dı. Başbakan Süleyman Demirel'in kendisiyle direk görüştüğü rivayet edilirdi.
**Sungurlar Kazan Fabrikası işyerinde Sunguroğlu'nun tutumu nedeniyle işçiler üç ayrı tarihte üç ayrı direniş yaptılar ve sonunda sendikal özgürlüklerini elde ettiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder