30 Eylül 2024 Pazartesi

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR

''Birlikten kuvvet doğar'' ata sözü, işçi sendikalarının adeta ilk ve en önemli söylemidir. Hep beraber, toplu şekilde mücadele edersek gücümüz daha çok artar. Her zaman birlikte davranmamızın sonuçları daha olumlu, daha sağlıklı ve daha başarılı olur gibi anlamlar taşıyan bu cümle sendikal örgütlenmenin anahtarı gibidir.

İşçi sendikalarının kuruluş amaçları bellidir. Üyelerinin hak ve menfaatlerini savunmak asıl amaçtır. Onların yaşam kalitelerini yükseltmek bunun için yeni haklar sağlamak, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi olmazsa olmaz konuları sürekli gündemde tutmak ve yasalara uygun biçimde uygulatmaya çalışmaktır.

İşverenin ucuza işçi çalıştırmak, işçi sağlığı ve iş güvenliğine yeteri kadar yatırım yapmamak elbette kârlarını daha da artıracaktır. Türkiye de bu uygulama, artık olağan hale (gelmiş) getirilmiştir.,

Patronların, sarı ve işverenden yana olan işçi sendikaları ile çalışmaları onları himaye etmeleri işçileri çeşitli uygulama ile sarı sendikalara yönlendirmeleri hatta üye yaptırmaları işveren  adına anlaşılabilir! 

Bu durumda devlete görev düşmüyor mu? 
Devlet yapılanması, işçilerin, çalışanların haklarını, sadece laf ve çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle olmamalıdır. 
Etkili denetim yapması da (yaptırması) şarttır. 

İşte sarı ve gerçek işçi sendikaları burada devreye girecektir.
En basit ifade ile sendika, birliktir. 
Bir olmaktır. 
Birlikte güçlü olmaktır.
Sendikaların ve sendikacıların ilk işi üye tabanlarını oluşturmak ve sayısal olarak büyütmektir. Zaten sendikal eylemler de ilk cümle,"bir elin nesi var, iki elin sesi var" söylemi değil midir? 


İşveren sendikaları, bu işi  oldukça kolay yaparlar. İki satırlık bir yazı ile bu işi başarırlar. Hemen bir araya gelebilirler. Grevlere karşı koymak, işçi sendikalarının mücadele kararlılığını ve eylemlerini bastırmak için kullanacakları, lokavt fonlarını güçlendirerek kasalarını şişirirler. 

İşveren sendikaları hükumetler nezdinde de genellikle saygındırlar. Medya ve yazılı basın, onların söylemlerine oldukça önem verir. Onlar da her zaman ve her yerde her şeyi konuşmazlar, neyin nerede ne zaman konuşulacağını gayet iyi bilir uygularlar.. 

Hukukçuları, ekonomistleri, her konuya özgü uzmanları ve her zaman bol paraları vardır. Geçtiğimiz yıllarda işverenlere ait sivil toplum (PATRON) örgütleri ile işbirliği yapmaları durumunda hükumetleri bile düşürdükleri görülmüştür!

İşçi sendikaları  ise iki türlü örgütlenir.

Birincisinin işi kolaydır. İşçilerin üye olmalarına yetkililerce göz yumulur. Hatta işverene yakın bir kısım adamlar devreye sokulur, işçilerin üye yazılmalarına yardımcı olunur. Genellikle bu sendikaların kurulmasına da destek verilir. 
Prosedür çarçabuk tamamlattırılır. Toplu sözleşme yetkisi aldırılır. Çoğu zaman işçilerin bile sonradan duyacakları iki ya da üç yıl süreli toplu sözleşmeler imzalarlar. İşte bu gibi sendikalara “ SARI SENDİKA”, yöneticilerine de “SARI SENDİKACI” denir. 
Bu sarı sendikalar altmışlı, yetmişli yıllarda çok sayıda vardı. Günümüzde de var oldukları biliniyor.

Sendikalar, sivil toplum örgütü  olmanın ötesinde, mücadele örgütleridirler....
Gerçek işçi sendikalarının işleri ise oldukça zordur. Sendika üye tabanlarının sayısal olarak güçlü olması, maddi güçlülüğü de yaratır. 
Güçlü sendikaların varlığı, doğal olarak işverenlerin menfaatlerine aykırıdır ve karşılarındaki işçi sendikası güçlü olsun  istemezler. 

Gerçek sendikaların gücü üye tabanının sayısal olarak çokluğu, bu çoklukta parasal olarak varlığı oluşturur. Yani bir sendikanın üye sayısının durumu ve kasa varlığı, o sendikanın gücü ile doğru orantılıdır.
  
Yıllarca gerçek sendikacı olarak tanıdığımız yöneticilerin varlığını biliyoruz. Sendikalarını geliştiremeyen, üye tabanını sayısal olarak güçlendiremeyen yöneticilerin, gerçek de olsa, solcu da olsa, devrimci de olsa varlıkları çok şey ifade etmez.

Sendikalar sınıf ve kitle örgütleridir. Demokratik kitle örgütü olmak, bu vasıflarıyla faaliyet göstermek durumundadırlar. Üyeleri aynı siyasi düşüncede ve aynı ideolojide olmayabilir. İnançları ayrı, milliyetleri, cinsiyetleri farklı olabilir. 

Onların bir olmaları, birlik olmaları ortak menfaatleri ile ilgilidir. Çalışma şart ve koşulları, işçi sağlığı, iş güvenliği, ücret durumları ve kısaca yaşam kalitelerinin yükseltilmesi gibi konular, ortak menfaatlerini oluşturan unsurlardır. Birlik olmak, birlikte mücadele etmek, mücadelede başarılı olmanın önemli şartlarından biridir.

Elbette sendikacıların da siyasi görüşleri vardır ve olacaktır.

Olmalıdır da.


Ancak sendikacılar, sendikal çalışma ve eylemlerini sadece kendi siyasi görüşlerine göre yapamazlar. 


Geçmişte bazı sendika ve sendikacıların siyasi görüşlerini doğrudan yansıttıkları, sendikal çalışmalarda başarılı olamadıkları, hatta işçi sınıfının birliğine zarar verdikleri açıkça görülmüştür.


Çalışmalarını siyasi iktidarlara yaslamak onların tarafında olmak, iktidarın ekonomi politikalarına uygun davranmak da, gerçek sendikal anlayış ve uygulamasıyla da asla bağdaşmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder