1 Ağustos 2022 Pazartesi

SENDİKAL YAŞAMDA TÜRKİYE VE AVRUPA SENDİKACILIĞI

İşçiler yaşam kalitelerini ancak bir araya gelerek, birleşerek, menfaatlerine olacak konularda birlikte davranarak sağlayabilirler. Bunu da sendikalara üye olarak (örgütlenerek) yapabilirler.Ülkemiz sendikacılığı, sanayileşmiş ülkelere göre bir hayli geriden gelmiştir.

Ülkemizde emeğe dayalı çalışanların yaşam kaliteleri, Avrupa çalışanlarıyla kıyaslanamaz derecede düşüktür. Bunun böyle olmasının nedenlerini bir çok sebebe dayandırabiliriz ama  ülke sendikacılığımızın genel olarak, Avrupa sendikacılığından bir çok bakımdan daha geride olmasının sebeplerinden birisi de budur. 

Oysa Avrupa'da sendikalar, 18 ve 19. yüz yıllarda çalışma hayatı içinde işçi lehine önemli kazanımlar elde etmeye başlamış ve sendikal hareketleri ileri boyutlara taşımışlardır.
Avrupa' da sendikacılık, İngiltere, Almanya ve Fransa sendikacılığı şeklinde kısmen farklılıklarla kendini göstermiştir.

Almanya sendikaları, önceleri sosyalist, hristiyan ve liberal anlayışlarla örgütlenmiştir. Bunların içinde en çok üyeye sosyalist sendikalar ulaşmıştır. Alman sendikacılar sadece iktisadi mücadele ile sonuç 
alınamayacağını bunun bir de siyasi yanının olması gerektiğini 
düşünmüşlerdir.
Almanya DGB Konfederasyonu içinde
Metal iş kolunda kurulu IGM Sendikasının örgüt yapısı ve mücadele geleneği bakımından Almanya'da zaman zaman çok önemli işler başardığı görülmüştür.

İngiltere'de ise sendikalar örgütlenmeyi ön planda tutmuş sıkı örgütlenmeler sonunda hükumetler üzerinde oldukça etkili olmuşlardır. Çelik işçilerinin zaman, zaman  yaptıkları etkili grevlerle hükumetleri düşürme noktasında çoğu zaman etkili olabilmişlerdir.

Fransız sendikacılığı 1790 yıllarından itibaren çalışmalarını devamlı geliştirmiştir. İşçi sendikaları, Fransa'da daha çok ideolojik çalışmayı ön plana çıkarmışlardır. 
Fransız Genel İş (CGT) konfederasyonu Avrupa sendikacılığına çoğu zaman etkinliği ile öncülük etmiştir.

Avrupa çalışma hayatında sendikal planda yapılan çalışmalarla, Türkiye'deki çalışmalar bir çok konuda birbirlerine karşıtlık gösterir. 
Bunların en önemlisi yasal düzenlemelerdir, Ülkemizde her dönem özellikle, özgürce örgütlenme, toplu sözleşme ve grev konularında hala önemli engel ve engellemeler var.
İşçinin sınıf bilinci, eğitimi, siyasetle olan ilişkileri ve sendika yönetim anlayışları diğer farklılıkların bir kısmıdır.                      

TÜRKİYE'DE İŞÇİ SENDİKALARI 


Ülkemizin en eski  işçi sendikaları konfederasyonu TÜRK-İŞ, 1952 Yılında kuruldu. Uzlaşmacı kimliğini ön planda tutuyor.
"Partiler Üstü" bir yönetim uyguladığından bahsediyor. Düzen partileri ile her zaman iyi anlaşıyor. 
Darbeci, emeğe, emekçiye karşı olan Kenan Evren'in kurdurduğu hükumete genel sekreterini bakan olarak vermekten çekinmeyen bir anlayışı var.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu1967 Yılında devrimci sendikal anlayışı ile DİSK kuruldu. Böylece ülkemiz sendikal anlayışlarında birbirlerine zıt uygulanmalar başladı. TÜRK-İŞ'in anlayışı ve dolayısı ile uygulamaları iktidarlara yakın olarak devam etti. 
    
DİSK ise sınıfsal sendikal anlayışla başarılara yürüdü. 1980 Yılına kadar büyüyerek, güçlenerek çalıştı. 
Tabanın söz ve karar sahibi olma ilkesini ön planda tuttu. Sınıf ve kitle sendikal anlayışıyla bir çok demokratik eylemde bulundu, bu eylemlerin bazıları (1 MAYIS'ın kitlesel kutlanması gibi) sendikal mücadele tarihinde önemli izler bıraktı.
Sendikal hareketler içerisinde kilometre taşı niteliğinde hareketlere imza attı.

1980 darbeci generalleri, işçi sınıfının ve Türk emek dünyasının göz bebeği durumundaki konfederasyonu kapattılar. 
Yöneticilerini uzun süre hapislerde yatırdılar, idamla yargıladılar. 
Üyelerini diğer konfederasyon üyesi sendikalara transfer ettiler. 
Sendika yöneticileri ve işçiler uzun yıllar yargılandılar. Yargılamalar sonunda suçsuzluklarını ispatladılar, beraat ettiler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder