21 Aralık 2023 Perşembe

GENEL YAS EYLEMİ VE SORUMSUZ SORUMLULAR

1970 yılının 15-16 Haziran günlerinde yapılan ''Büyük İşçi Direnişi'' Türkiye Sendikacılık tarihinin çok önemli dönüm noktalarından biridir. Aynı zamanda Türk sendikal hareketleri içindeki 15-16 Haziran yürüyüşü, işçi sınıfının haklı davasının eşsiz bir mücaddele ile kabul edilebilirliğinin tescili oldu. 

Devrimci sendikalarda örgütlenmiş sendika üyeleri, iktidarın kendileri aleyhine alelacele çıkarttıkları anti demokratik bir kanunu demokratik yollarla yaptıkları planlı ve başarılı eylemlerle engellediler. 

Demirel İktidarının gece yarısı yangından mal kaçırır gibi alelacele çıkarttığı, Anayasaya da aykırı sendikalar kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun yaptığı demokratik eylemlerin başarıya ulaşması ve giderek üye sayısının yükselmesi Demirel iktidarının hoşuna gitmiyordu. 

ANAYASAL DÜZEN

İktidar bu sefer de anayasal düzenin korunması gerektiği bahanesiyle DGM Yasasını gündeme getiriyordu. DGM Yasasının uygulanmasının altında elbette başta demokrasinin kısıtlanması yatıyordu. DİSK Yönetimi ise asıl amacın, iktidarın DİSK'i hedef seçtiğini bu bakımdan zayıflatmayı hatta kapatmayı deneyeceği anlayışındaydı.

Demirel ve ortaklarının oluşrurduğu ''cephe iktidarı'' bir yıl içinde, DGM Yasalarını tekrar çıkaracağı düşüncesini açıklamaya başlamıştı. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler iktidarla mücadele edilmesi konusunda bu defa UDC (Ulusal Demokratik Cephe) kurulması gerektiğini açıklıyordu.

ENDİŞELİ DURUM

Kemal Türkler, Milliyetçi Cephe İktidarının yapmak istediği anti demokratik siyasi ugulamalarına karşı, ülke çapında DİSK'in iş bırakma konusunda ''Genel Yas Eyleminin'' başladığını kamu oyuna ilan etti. O sırada yöneticiler dışındaki DİSK kadrolarının etkili bölümü ağırlıklı olarak TKP anlayışını tam olarak benimsemiş veya üyesi durumumundaydı. UDC kuruldu ama Konfederasyonu oluşturan büyük sendikaların MADEN-İŞ dışındakilerin bu yapılandırmanın çok işlevsel olabileceği konusunda dışa yansımayan endişeleri vardı. 

GENEL-İŞ, LASTİK-İŞ, GIDA-İŞ ve TEKSTİL gibi üye sayısı bakımından büyük sendikalar ile bazı küçük sendikalar DİSK te oluşturulan TKP algısından memnun değillerdi.

*Bu durum Genel Yas Eyleminin uygulanması ve devamı aşamasında kendini açıkça gösteriyor olacaktı...

Genel yas eylemi 16 Haziran 1976 günü başladı. 19 ve 20 Hazirana kadar eylem başta İstanbul olmak üzere Ankara İzmir ve Diyarbakır gibi illerde etkisini gösterdi. TMMOB ve TÖB-DER gibi bazı dernek ve kuruluşlar da bu eylemi desteklediler. İKD ve İGD ise en sadık destekçiler durumundaydı.   

SIKI YÖNETİMSİZ SIKI YÖNETİM

DİSK, ''DGM yasalaştığı takdirde siyasi iktidar, ülkede sıkı yönetimsiz sıkı yönetim uygulayacak'' şeklindeki söylemlerini iyi kullandı. ''DGM'ye Hayır'' sloganı özellikle İstanbul varoşlarında ve işyerleri ile fabrikalarda çok etkili oldu..  

16 EYLÜL Günü başlayan eylemde MADEN-İŞ Sendikasının örgütlü olduğu tüm fabrika ve işyerlerinin tamamında işçiler iş bıraktılar. DİSK'e bağlı diğer sendikalar ise mümkün olabildiği kadar dört gün eylemi başarıyla sürdürdüler. 

Maden iş yönetimi olarak çok etkili başlayan bu eylemi iyi yönettiğimiz söylenemez.  DİSK Yönetimi, eylemin başlayacağı günü belirtmiş ve fakat sona ereceği tarih belirtilmemişti. 

Bu durum ucu açık bir eylem olarak uygulamaya konulmuş, sanki sorumsuz sorumluların ya da sorumlu sorumsuzların ekmeğine yağ sürülmüştü! 

DİSK ve üye sendikalar içerisinde çeşitli ideolojideki personel ve uzmanlık gibi görevlerde bulunan kadroların bu eylemde daha çok insiyatif kullandıkları görülüyordu. Elbette böyle durumlarda yönetim zafiyetinin oluşacağı ve genelde ise kaotik durumlar oluşabileceği bir gerçektr. 

Özellikte MADEN-İŞ yönetiminde demokratik sendikal anlayıştan daha çok ideolojik siyasi düşünceyi ön plana çıkaran yöneticilerin varlığı, bu konudaki davranış ve uygulamaları eylem süresinin oldukça uzamasını sağlıyordu. Bu durum ise işverenler ile MESS birlikteliğini daha da sağlamlaştırıyor adeta perçinliyordu. Ayrıca devam eden grevler ile oluşabilecek yeni grevleri bambaşka bir mecraya taşıyacaktı..

KARA LİSTE

Açıkça söylemek gerekirse o tarihteki TKP yöneticilerinin etkisi ve yönlendirmeleri ile, DİSK ve MADEN-İŞ içerisindeki görevli kadroların, direniş sürecinin uzatılmasına yönelik karar ve uygulamaları çok sayıda işçi önderinin işten çıkarılması ve kara listelere alınmasına sebep oluşturdu. Bu konu ise grevlerin devam ettiği fabrikalar ile yeni başlayacak toplu sözleşme görüşmelerinde işe iade maddesi olarak sürekli gündemde kalacaktı..

* En üstteki fotoğraf Kemal Türklerin cezaevinden çıkışıdır. Solda Hüseyin Ekinci, sağda Kemal Nebioğlu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder