29 Temmuz 2016 Cuma

NOTERLE REFERANDUM YAPILDI

DEMİRDÖKÜM DİRENİŞİNİN ETKİLERİ

1950-1960 yıllarında Silahtarağa Bölgesi, döküm, izabe*, demir çekme(haddehane), kalorifer ve buhar kazanları, gibi metal işkolunda büyük fabrikaların, üretim yaptıkları önemli bir sanayi bölgesi durumuna getirildi. 
Koç topluluğu ve bazı önemli iş adamı sanayiciler, bu bölgenin avantajlarından yararlanır haldeydiler. 
Bölgede sağlanan avantajlarla yetinmediler, işçi ücretlerini düşük tutmak, üretim maliyetlerini alabildiğine aşağılara çekmek için, bölgede sarı sendikalar kurdurdular, kurulmuş olanları da kendi güdümlerine aldılar.

İşçileri, bu sarı sendikalar vasıtası ile uzun süreli toplu sözleşmelerle bağımlı hale getiriliyorlardı. Ücret, ikramiye, sosyal haklar, çalışma koşul ve sürelerini istedikleri biçimde oluşturur duruma getirip, böyle de devam ettirmek istiyorlardı...

1969 yılında Türk Demirdöküm Fabrikası işçileri, 1968 yılında Kavel işçilerinin yaptıkları gibi artık yeter diyerek sarı sendika işveren sarmalından kurtulma mücadelesine giriştiler.

DİSK üyesi Türkiye Maden - İş Sendikasında örgütlenmeye başladılar. Sendikaya, üyelik kayıtlarını yaptırarak çoğunluğu sağladılar. İşveren kuklası Çelik -İş Sendikasından istifa ettiler. Yasa gereklerini yerine getirerek, 274 sayılı sendikalar kanunu uyarınca çoğunluğun sağlandığı, MADEN - İŞ'in çoğunluk ve yetkili sendika durumuna geldiğine ait belgeler işyeri yetkililerine bildirildi.

MADEN - İŞ 6. Bölge Temsilcisi olarak, görüşme isteğimizi, işveren reddetti ve  
temsilcilerimizin de içinde olduğu bir grup işçiyi işten çıkardı. Tekrar Çelik - İş Sendikasına döndürmek üzere, işçilere akıl almaz baskılar yapmaya başladı. 
Bunun üzerine işçiler üretimi durdurdu. İşveren ve sarı sendika baskılarına bu defa kafa kaldırdılar. Fabrikayı işgal ettiler, kapılar kaynatıldı.
Giriş, çıkış engellendi...

Fabrika günlerce işgal altında kaldı. Asker müdahale etti, sonunda işveren, MADEN - İŞ Sendikasını, işçilerin yetkili sendikası olarak tanımak zorunda kaldı. Protokol yapıldı. İşten çıkarılanlar işe alındı.
Demirdöküm Direnişi ayrı bir yazı konusudur. Örgütlenme nasıl oldu, çoğunluk nasıl sağlandı, örgütlenme incelikleri nelerdi? 
Sendikal hareketlere etkisi nasıl olmuştur?...

ELEKTROMETAL VE HİKMET ERENYOL

Sanayici Erenyol ailesinin, sahibi bulunduğu Elektrometal Fabrikası, Demirdöküm Fabrikasının yakınında kurulmuştur. Elektrometal ülkemizin önemli bir *izabe fabrikasıdır, daha çok döküm işlemiyle önemli malzemeler üretilmektedir...


Elektrometal işçileri de büyük mücadeleler sonucu sarı sendikadan istifa ederek MADEN - İŞ Sendikasına üye oldular. 500 civarında çalışanın bulunduğu fabrikada üye çoğunluğunun sağlanması sonucu, yasal gerekler yerine getirildi, işverene bildirildi.

İşveren çoğunluk sendikası olarak MADEN - İŞ'i tanımak istemedi.
MADEN-İŞ Sendikası olarak, hukuk sürecini  başlattık, mahkeme sonucunu bekliyoruz...

Birkaç gün sonra fabrika personel şefliğinden arandığı söylenen bir telefon aldım.
"İşçiler fabrika genel müdürü Hikmet Erenyol Beyi engellediler, fabrikadan çıkarmıyorlar, polise bildirecek, olay çıksın istemiyor, ne yapalım diye, size haber vermem istendi" dedi.

Ben o sırada bölge temsilciliğimize bağlı, Silahtarağa'da bulunan irtibat büromuzda bulunuyorum.
"Hikmet Beyle görüşmek, sesini duymak isterim"dedim.
Hikmet Erenyol telefonda, çok kibar bir tarzda, "sizden rica ediyorum üyelerinize söyleyin ya da buraya gelebilirseniz beni bıraktırın, onlardan şikayetçi olmayacağım" dedi.
"Beni dinlerler mi bilmem, ama geleceğim" dedim. İrtibat büromuz fabrikaya çok yakın olduğu için iki dakika sonra fabrikadaydım.
                                   
KAPILAR KAYNATILMIŞ

İşçilerin hemen tamamı ve bir kısım büro personeli fabrika bahçesinde toplanmışlardı. Araç çıkışındaki kapılar kapalı ve kaynatılmıştı. 
Orada bulunan temsilci ve üyelerimize kısa bir konuşma yaptım ve görüşme yapmak için idare binasına girdim. 

Hikmet Bey; " bu, olay büyümeden ve polis çağırmadan lütfen buna mani olun, kendi fabrikamdan çıkamıyorum" dedi. "Ben de, sizin davetiniz üzerine geldim, neden böyle bir durum olduğunu kendiniz sorsaydınız" dedim. "Sordum, sendikanızın tanınmasını istiyorlar" dedi. "Bu yasal bir durum, işçiler sendika değiştiriyorlar, MADEN-İŞ çoğunluk durumunda sizin de çoğunluk sendikası olarak sendikayı tanımanız gerekmez mi"dedim.

Konuşmalar müzakereye dönüşür gibi oldu, Çelik-İş sendikası ile toplu sözleşmesi olduğunu, sözleşme bitiminden önce bunu yapamayacağını, MADEN-İŞ sendikasının yasal çoğunluğunun olup olmadığını da bilmediğini, diğer sendika, çoğunluğun kendisinde olduğunu söylediğini belirtti.

Bu durumun çok kolay anlaşılacağını, sizin niyetinize bağlı olduğunu, fabrikaya bir noter çağırırsınız, onun nezaretinde, işçiler oylarını gizli olarak kullanırlar, çoğunluk sendikası belli olur, diğeri de çeker gider dedim. "Bu yasal olur mu" dedi. "Yasaya aykırı bir durum yok, sonuçta hangi sendikanın çoğunlukta olduğu anlaşılacak, neden yasaya aykırı olsun" dedim.

"Şimdi siz beni bıraktırın, diğer konuları sonra konuşuruz" dediğinde, şu anda burada büyük bir sorun yaşanıyor, beni de dinlemezler, benim değil sizin konuşmanız gerekiyor, çoğunluk sendikası tespitinin yaptırılacağını söylerseniz daha doğrusu söz verirseniz sorunun belki çözülebileceğini belirttim.




Hava iyice kararmış, etraf karanlığa bürünmüştü.
"Tamam konuşayım, ancak siz de yanımda bulunun lütfen " dedi. Birlikte işçilerin toplu olarak bekledikleri fabrika bahçesine çıktık. İşçilere kısa bir konuşma yaptım ve "Hikmet Bey'in size söyleyecekleri var" dedim.
Hikmet Erenyol, çoğunluk tespitinin yapılması için, işyerine noter getireceğini ve gizli oylama yaptıracağına dair söz verdiği konuşmasını bitirdi. Kaynaklar kesildi, kapılar açıldı, arabasına binip fabrikadan ayrıldı.

İki gün sonra, Gaziosmanpaşa noteri, fabrikada seçim sandıklarının başındaydı... 
Hazır bulunan İşçilerin ve büro personelinin tamamı, özgürce gizli olarak oylarını kullandılar.

Noter tarafından yapılan tespit seçimi sonunda, MADEN - İŞ Sendikasına, 450 civarında oy, Çelik İş sendikasına ise sadece beş yada altı oy çıkmıştı.
Hikmet Erenyol sözünde durdu, çoğunluğu kesinleşmiş sendika olarak, MADEN-İŞ Sendikası ile gerekli protokolü imzaladı.



* İzabe: Maden ve hurda metalleri ergiterek, sıvı durumuna getirip, yabancı maddelerden ayırma işlemi.

24 Temmuz 2016 Pazar

KENAN BUDAK GENÇ YAŞINDA ÖLDÜRÜLDÜ

                      DERİ İŞ BAŞKANI KENAN BUDAK

İlerici Deri - İş Sendikası Genel Başkanı Kenan Budak, darbeci Kenan Evrenin başını çektiği despot yönetimce, 25 Temmuz 1981 Yılında arkadan kalleşçe  vurularak öldürüldü.
Kenan Budak, devrimciliği, sosyalist anlayışı ve demokratlığı olan ve emek çevrelerince çok sevilen genç bir sendika lideriydi.
İşçi sınıfının sendikal mücadelesinin başarılmasına omuz veren sendikacılardan birisiydi.
Çok zor koşullarda, bir çok yasal haklardan mahrum olarak çalıştırılan, deri işçilerinin sendikal örgütlenmesi için çalışıyordu.
Bu çalışmalar sonucu önemli mesafeler de kaydetmişti...

1977 DİSK Genel Kurulunda Genel Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmişti.
Gelecekte, devrimci, sosyalist, demokrat ve önemli bir sendika lideri gözüyle baktığımız, Kenan Budak'ın katledilişinin ölüm yıl dönümünde onu sevgiyle anıyorum...


23 Temmuz 2016 Cumartesi

KEMAL TÜRKLER VE İŞÇİ SINIFI

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu kurucusu, Kurucu Genel Başkanı, işçi sınıfı önderlerinden Kemal Türkler, evinden çıkarken kendisine pusu kuranlar tarafından kurşun yağmuruna tutuldu. Kemal Türkler, 1954 yılından itibaren Türkiye Maden İş Sendikası'nın Genel Başkanlığını yürütüyordu. 1967 Yılında Disk Kurucu Genel Başkanlığına seçildi ve uzun süre DİSK Genel Başkanlığını sürdürdü.
İşçi sınıfının ve onun sendikal örgütlerinin, işçiden yana, bağımsız karar alma, işçiler tarafından yönetilmeleri ilkesinin hayata geçirilmesi için çok büyük uğraşlar verdi.

Sendikaların kurumsallaşması ve özellikle mali yapılarının, (gelir gider) sağlıklı yapılaşmasının gerçekleşmesini ve kontrol altında tutulmasının öncülüğünde bulundu.

İşverenlerin karşısında, özellikle toplu sözleşme müzakerelerinde, onların kadrolarında bulunanlar kadar eğitimli, konularında uzmanlaşmış ve işçi sınıfı mücadelesine gönül vermiş kişilerle (uzman) yapılanmalar oluşturdu.
Sendikal örgütlenmede, eğitimin önemini sendikal kadrolara benimsetti ve uygulamalarının devamlı takipçisi oldu.

Türk sendikacılık tarihinde bir çok ilklere imza attı, işçi sınıfı menfaatlerine karşı olan, düzen ve bu düzenden yana olanlarla mücadele etti. İşçi sınıfı sorunlarının sadece sendikal mücadele ile elde edilemeyeceğini  bunun siyasi bir yanının da olması gerektiğinin bilincinde oldu. Bu uğurda çok önemli ve başarılı girişimlerde bulundu.

Bu çalışmalar, büyük bir kesimde, özellikle emek ve emekten yana olan çevrelerde, övgü ve sevgi oluştururken, emek ve emekçi karşıtı cephelerde de düşmanlıklar yaratılıyordu...

Kemal Türkler, yeri doldurulamayacak büyük bir işçi lideriydi. Yurt içindeki saygınlığının yanı sıra, yurt dışı sendikal çevrelerce de Türkiye adına değer verilen ve saygı duyulan biriydi. İşçi sınıfı mücadelesi için yaptıkları her zaman işçiler tarafından hatırlanacaktır.

İŞ BIRAKMA

İşçi sınıfının sınıfsal yapısına ve sınıfsal yapı çalışmalarına düşman bir kesimin eli kanlı tetikçilerince 22 Temmuz 1980 yılında öldürüldü.
 Abdullah Baştürk başkanlığında toplanan DİSK Genel Yürütme Kurulu. Kemal Türklerin öldürülmesini protesto etti ve ülke çapında uygulanmak üzere 23 Temmuz günü iş bırakma eylem kararını aldı.

Kemal Türkler ve onun gibi ülke için, ülke insanı için çalışanların öldürülmeleri, Türkiye'ye bir şey ama hiç bir şey kazandırmadı. Ancak çok şey kaybettirdi...

22 Temmuz 2016 Cuma

22 TEMMUZ 1980 İŞÇİLERİN KARA GÜNÜDÜR

DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980 Tarihinde evinin önünde haince öldürüldü.
Türkiye sendikal hareketine, devrimci sınıf ve kitle sendikacılığı ilkesini yerleştiren ve uygulanması için büyük uğraşlar veren Kemal Türkler'in ölümü, işçi sınıfının sendikal mücadelesine kapkara bir gün olarak oturdu.Sanki ay tutuldu, yıldızlar görünmez oldu...

Kemal Türkler; uzlaşmacı, işbirlikçi, işveren destekli sendikal anlayışlara karşı mücadeleyi, prensip haline getiren sendikacıların başında gelenlerdendi.
İşçi sendikalarında tabanın, yani üyelerin, söz ve karar sahibi olma ilkesini sendikal yaşama uygulamak ve uygulattırmak için çok büyük uğraşlar verdi.




İstanbul Bakırköy'de faaliyet gösteren, Emayetaş Madeni Eşya Fabrikasında çalışmaya başlamış, Türkiye Maden-İş Sendikasına burada üye olmuştur. Sendikanın alt organlarında çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1954 yılında genel başkanlığa seçilmiştir.

1954 Yılından itibaren ülke genelinde faaliyet gösteren T.MADEN - İŞ'i sağlıklı bir yapıya  kavuşturmak için çok çalışmıştır. Bu uğraşlar sonunda T.MADEN - İŞ, 1958 Yılından itibaren, Metal ve Madeni eşya iş kolunda hatırı sayılı sendikalar arasına katılmıştır.

10 Temmuz 2016 Pazar

İŞÇİ VE SENDİKA

İŞÇİ SENDİKA SÖYLEMİ

İşçi nedir?

Kimlere işçi denir?
Çalışan her insan işçi midir?
İşçinin, sözlük anlamı, kısaca "başkasının yararına, bedenini, kafa gücünü, el becerisini kullanarak belli bir ücretle çalışan kimsedir."

Çalışma, bir değer yaratma olarak düşünülebilir. Artık, günümüzde değer yaratma, çoğunlukla üretim anlamında kullanılıyor. Yani, üretim yapan ya da yapanlara yardım edenler başkalarının yararlarına çalışıyor.




İşçi, başkalarının yararı için çalışıyor ve bunun karşılığında belli bir ücret alıyorsa, bu ücreti kim neye göre belirliyor. Cevabını birlikte arayalım, ancak önce ücret nedir ücretin ne olduğuna bakalım.
Konumuzla ilgili olan ücretin karşılığı, sözlükte şöyle geçmektedir. "Bir emeğe, bir hizmete karşılık verilen ya da alınan para."

Emeğe karşılık olarak verilen ya da alınan para, emeğin tam karşılığı mıdır? İşçi gördüğü işin karşılığını tam alabiliyor mu?  
Galiba ücret emeğin karşılığı olmuyor. 
Olsa olsa emeğin kirası olarak anlamalıyız onu.

Her neyse, emeğin fiyatı ya da emeğin karşılığı olarak söylemini bulan ücreti, işçi tam olarak alır mı, alabilir mi, alabilecek mi?

ÜCRET VE MALİYET

Bir fabrikada, bir işletmede ücret, maliyet unsurlarından birisidir. Maliyet, unsurların en önemlisi midir? Bu durum izafidir (göreceli), çalışanlara, çalıştıranlara, kapitalistlere ve emek örgütlerine göre cevaplar değişik olabiliyor.

Ama bir gerçek var ki, kapitalistler maliyet unsurları içerisinde işçilik ücretlerini, daima düşük tutmak isterler. Mevcut ücretlerin yüksek olmaması ve yükseltilmemesi, sermayedarların her zaman  menfaatleri gereğidir.

Ücret, işçilerin çok önemli hayati araçlarından birisidir. Çoğunlukla en önemlisidir. 
İşçi için ücret, bir yaşam aracı, hayati öneme haiz bir meselesi olduğu halde, patron için sadece maliyet ögelerinden birisidir. İşveren, maliyet unsuru olan bir bedeli elbette, işçiye fazla olarak vermek istemez.

Yeterli ücreti alamayan, bu nedenle yaşam kaynağını oluşturamayan işçinin hayatı, hemen her zaman zorda olur...

İşçi varlığını sürdürmek için çalışmak zorundadır. 
Düşük ücret almaya devam ettikçe, yaşama araçlarına gerektiği kadar sahip olamaz. Bu gibi durumlar, çoğu zaman işçide psikolojik sorunlar oluşturabilir.
Moral değerler aşağılara doğru geriler. 
Çoğu zaman bu durum üretime de yansır. 
İşçinin kendisi, ailesi ve yakın çevresinde tehlikeli durumlar oluşabilir. 
Büyük acılara sebep olabilecek iş kazalarına yol açabilir...

2 Temmuz 2016 Cumartesi

SENDİKALAR ARASI DAYANIŞMA

1961 ANAYASASI VE SENDİKAL HAREKETLER

1961 Anayasasının 46 ve 47.Maddeleri uyarınca, 274 sayılı Sendikalar Yasası ve 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası 1963 Yılında yürürlüğe girdi. Sendikalar ve işçiler arasında ileriye yönelik bazı hakların alınabilmesi, sendika üyeliğinin engellenemeyeceğine yönelik iyimser bir havanın yerleşmesi ile çalışma hayatında büyük ve hızlı bir hareketlenme başladı. 

Hemen hemen her iş kolunda sendikalar, toplu sözleşme yapmak için yasal yetki prosedürlerini yerine getirmeye ve gerekli çalışmalara başladılar. İstanbul'da özellikle madeni eşya iş kolunun yoğun olarak bulunduğu Topkapı, Bayrampaşa, Güngören, Eyüp, Haliç'in her iki yakası, Silahtarağa ve Kağıthane bölgelerinde kurulu fabrikalarda hareketlilik had safhaya varmıştı.

Bazı işverenler, kendi güdümlerinde davranacak sarı sendikalar kurduruyor veya kurulmuş olan bu gibi sendikalarla flört etmeye başladılar. Toplu sözleşme konusunda ki prosedürleri yerine getirmeden, işçilerden habersiz üç yıllık sözleşmeler imzalamaya başlıyorlardı. Madeni Eşya iş kolunun en güçlü sendikası olan Türkiye Maden-İş Sendikası ise, çetin geçen toplu sözleşme müzakerelerinde işverenlerin katı tutumları ve anlaşmama tavırları nedeni ile bir çok fabrikada grev kararı almak zorunda kalıyordu.

TÜRK-İŞ VE YANLIŞLARI


MADEN-İŞ'in de üyesi bulunduğu TÜRK-İŞ, hatalı davranışlar sergilemeye başlamıştı. Haklı işçi grevlerini kanunsuzlukla suçlayıcı açıklamalar yapmaya başlıyor, grevlere sahip çıkmadığı gibi tam tersi biçimde  zararlı davranışlar sergiliyordu.

Ana Tüzüğünde yazılı ilkeleri ve kongre kararlarını hiçe saymaya başlamıştı. İşçilerin iş kollarında tek ve güçlü sendika oluşumlarına karşı çıkıyor, güçsüz sendikalar oluşturmaya çalışıyordu. İktidarda hangi parti bulunuyorsa ona paralel bir yol izliyordu. Kendi anlayışlarına göre bu duruma da  partiler üstü demeye başlamışlardı. Bu yıllar yabancı bir devletin yardımları ile ayakta durur halde görünür durumuna gelmişti.

TÜRK-İŞ yönetimi, tam bağımsız, kişiliği olan, onurlu bir politika izlenmesini isteyenlere karşı çıkmaya başlamıştı. 1964 yılında Sungurlar grevinin kaldırılmasını isteyecek kadar ileri gitmiş ve MADEN-İŞ Sendikasına grevi durdurmasını söylemiştir. Yine aynı yılda başlayan Arçelik, Türk Demirdöküm grevlerinde sendikaya hiç destek vermemiştir.

1965 Yılında TÜRK-İŞ Birinci Bölge Temsilcisi İsmail Topkar'ın (PETROL-İŞ Genel Sekreteri) da bulunduğu ve büyük bir coşkuyla başlatılan Kocaeli Sümerbank Mannesman grevini destekleme yerine tam tersi uygulama ile kösteklemeye çalıştıkları gözleniyordu.

İşçi sınıfı karşıtı bir sendikal anlayışını benimseyen TÜRK - İŞ yönetimi, KRİSTAL-İŞ Sendikasının başarılı grevini sonlandırmasını istemiş, hükumet tarafından verilen önerileri kabul etmeye zorlamıştır. Bu duruma rağmen, MADEN-İŞ ve LASTİK-İŞ gibi sendikalar bu greve maddi ve manevi destek verdiler. Bu uygulama üzerine TÜRK-İŞ yönetimi, MADEN-İŞ başta olmak üzere dört sendikayı geçici olarak ihraç etti.

İlkeli ve gerçek sendikal anlayıştaki çalışmalarını sürdüren MADEN- İŞ, uzun süredir TÜRK-İŞ yönetiminin bu yanlış tutumundan rahatsızlık duymaktaydı. 1966 Yılında İstanbul birinci Bölge Temsilciliği salonunda yapılan Genel Yönetim Kurulu, sendikanın iç işleyişi ve çalışma sistemleri üzerine çok önemli kararlar aldı.

Ayrıca, aşağıda belirtilen ve Türk Sendikacılık tarihinde kolay kolay görülemeyecek tarihi bir karar daha almıştı...

SENDİKAL MÜCADELE VE TARİHİ BİR KARAR

Karar tarihi 26 Ocak 1966

"Türk-iş statüsü, kuruluşu ve teşkilatlanması bakımından bozuk ve aksaktır. Yöneticileri, işçilerin sosyal iktisadı ve siyasi haklarını koruma çabasını vermemektedir. Memleket gerçekleri ile yakından ilgilenmesi gerekirken, tamamen tersi bir faaliyet göstermekte ve  Amerikan ABD yardımı alarak, Türkiye gibi az gelişmiş bir ülkenin işçilerini sömüren hükumetlerin uydusu bir politika izlemektedir.

Bu sebeple, T. Maden-iş sendikası ve onun gibi hakiki sendikacılık prensipleri ile çalışan bir kısım sendikaları parçalamak, yok etmek ve umumiyetle küçük sendikalar halinde  idameyi hayat eylemek anlayışı içinde bulunmaktadır.
Bu gerçekler açıkça tespit edilmiş ve bu hususular göz önünde  bulundurulmak şartıyla  7 Mart 1966 da yapılacak TÜRK-İŞ  Genel Kurulunda gerekli şekilde ve doğru yolda mücadele edilmesine,TÜRK-İŞ kongresindeki neticeye göre, gerekirse kongreden sonra hakiki işçi konfederasyonunun kuruluşunda MADEN-İŞ olarak, öncülük yapılmasına ve bu konuda genel Yürütme Kuruluna her türlü idari ve ödeme yetkisinin verilmesine, birikmiş olan TÜRK-İŞ aidatları konusunda, TÜRK-İŞ'e ödeme yapılmamasına, bu maddedeki kararın, Genel Yürütme Kurulunun karar ve talimatı  olmadan hiç bir suretle  açıklanmamasına ve mahrem tutulmasına oy birliği ile karar verildi."

Alınan bu karar sonunda bütün Yönetim Kurulu üyeleri ant içtiler.

Tarihi kararı alan ve yemin metnini imzalayan Yönetim Kurulu Üyeleri toplu halde. 26 Ocak 1966

MADEN-İŞ


BÜYÜK ANT:

"Türkiye Maden-iş sendikasının Türk işçi ve emekçilerinin hak ve menfaatlerini her türlü kişisel  çıkarlarından üstün tutacaklarına,
Türkiye Maden-İş sendikası sorumlu organlarında görev alan ve verilen kararlara sadık kalan bütün üyelerin veya  kararı destekleyen, savunma ve başarmaya çalışanların ömrüm boyunca hiç birine karşı olmayacağıma,
Anayasada yer alan ekonomik ve siyasal ilkeleri ortak amacımız sayarak, bunların gerçekleşmesi için verilecek kararlara uygun hareket edeceğime,
Bu kutsal davanın karşısına çıkanların hiç bir tahrikine ve aldatıcı oyunlarına kapılmayacağıma ve bir tek kalp gibi düşüneceğime,
İşçi hak ve hürriyetlerinin Anayasa çerçevesi içinde mutlaka elde edilmesi için elimden gelen her hizmeti ve her işi çekinmeden yapacağıma,
Bize cephe alanlara, bu davaya karşı çıkanlara derhal bütün gücümle mücadele edeceğimi namusum ve haysiyetim üzerine ant içerim."



Andı yönetim kurulu üyelerinin tümü imzaladı.

İmza listesinin başında  şu Genel Yürütme kurulu üyeleri vardı.
Genel Başkan Kemal Türkler, Genel sekreter Ruhi Yümlü, Genel Başkan Vekili, Şinasi Kaya, Genel Başkan Vekili  Cavit Şarman, Genel Başkan Vekili Hilmi Güner,

Tarihi karara taban adına imza koyan şube başkanları;
Mudanya Merkez Şube Başkanı; Karaca Eroğulları, Topkapı Şube Başkanı Ergün Erdem, Şişli Şube Başkanı İlyas  Kabil,  Silahtarağa Şube Başkanı Hüseyin Ekinci, Pendik Şube Başkanı Nurettin Çavdargil, İzmit Şube Başkanı Cafer Ulusoy,  Eskişehir Şube Başkanı Mustafa Atik, İzmir Şube Başkanı İsmet Demiruluç, Basmane Şube  Başkanı Bahtiyar Erkul, Ereğli Şube Başkanı Fikri Yıldız, Ankara Şube Başkanı İsmet Ercan, Adapazarı Şube Başkanı Enver konuk, Adana Şube Başkanı İbrahim Ege, Antalya Şube Başkanı Recep Koç, Karabük Şube  Başkanı Nuri Kara, Kırıkkale Şube Başkanı Şevki Altındağ, Kayseri Şube Başkanı Ramazan Yıldız.
Tezgah başından gelen ve kararı imzalayan beş Genel Yönetim Kurulu üyeleri:
 Halil Ceylan, Adil Öztümer, S. Ziya Polat, Mehmet Karakulak, Hakkı Öztürk.

SENDİKALAR ARASI DAYANIŞMA KURULUYOR,
DİSK'E BİR ADIM KALDI...